12. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/15238 Karar No: 2012/3901
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2011/15238 Esas 2012/3901 Karar Sayılı İlamı
12. Hukuk Dairesi 2011/15238 E. , 2012/3901 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Marmaris İcra Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 13/04/2011 NUMARASI : 2011/141-2011/185
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklının takibine dayanak yaptığı Marmaris 1.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin kesinleşen 20.01.2011 tarih ve 2009/402 E. - 2011/9 K. sayılı kararında, dava tarihi olan 15.09.2009"dan itibaren müşterek çocuk için aylık toplam 1.000,00 TL. iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Borçlu, ilama göre yaptığı ödemeler mahsup edilmeksizin tamamının takibe konu edilmesinin doğru olmadığından bahisle düzeltilmesi isteği ile icra mahkemesine başvurmuştur. Yargılama aşamasında, mahkemece, Dairemizin önceki içtihatları doğrultusunda inceleme yapılarak, ödeme belgelerinde "nafakaya ilişkindir" kaydı bulunmadığından bu ödemelerin nafaka borcuna ait olmadığı sonucunu doğuracak şekilde değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Ancak Dairemizce, borçlunun birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borcunu kapsamasa dahi bir takım ödemeler yapması ve yapılan bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklamanın bulunmaması halinde dahi ödenen miktar nispetinde borçlunun nafaka borcundan kurtulacağı kabul edilerek, bu yönde içtihad değişikliğine gidilmiştir. Zira işleyen nafaka borcu bulunan bir borçlunun, yaptığı ödemelerin, bu borç dışında, ahlaki bir ödeme olduğunu kabul etmek aşırı şekilcilik olup hak kaybına neden olmaktadır. Kaldı ki, zorunlu da olsa, nafaka borcu da nitelik itibariyle temelde ahlaki bir görevin yerine getirilmesi amacına yönelik ödemedir. Hal böyle olunca borçlu tarafça takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde yapılan tüm ödemelerin (açıkça alacaklı tarafça nafaka dışındaki bir alacağa ilişkin olduğu ispat edilmediği sürece), ödeme belgesinde nafaka borcuna mahsuben yapıldığına dair açık atıf olmasa dahi nafaka borcuna mahsuben yapıldığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, takibin kesinleşmesinden önceki dönemde yapılan ödemelerin ise, ahlaki ödevin ifası olarak değerlendirilip nafaka borcundan mahsup edilemeyeceği düşünülmelidir. Mahkemece ödeme belgeleri getirtilerek ödeme tarihleri ve ödenen miktarlar da nazara alınmak suretiyle gerektiğinde bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken önceki Daire görüşü doğrultusunda hüküm tesisi doğru görülmediğinden değiştirilen daire görüşüne uygun değerlendirme yapılarak karar verilmesini teminen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 16/02/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.