19. Ceza Dairesi 2019/22144 E. , 2021/2227 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na aykırılık suçundan sanık ..."nun, 5809 sayılı Kanun"un 63/10, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1020,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına, sanık ... Yeniaydın"ın ise atılı suçtan beraatine dair Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/11/2018 tarihli ve 2018/835 esas, 2018/1577 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 01/03/2019 gün ve 94660652-105-20-16410-2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/03/2019 gün ve KYB-2019/23971 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "...Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin Ahmet Tatlılıoğlu olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin bilgisi ve rızası olmaksızın sanığın yetkilisi olduğu ...İletişim ünvanlı işyerinde müşteki adına 4 adet GSM hattının çıkarıldığı ve temin edilen cep telefonu hattı abonelik sözleşmelerindeki imzaların müştekiye ait olmadığına dair bilirkişi raporu alınması üzerine sanığın cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmış ise de; sanık ... müdafinin beyanlarında, sanığın işyeri sahibi olduğunu, sözleşmelerde imza ve yazısının bulunmadığını, çalışanı diğer sanık ... tarafından işlemlerin yapıldığını ifade ettiği, sanık ..."ün aşamalarda alınan savunmalarında ise, işyerinde 7-8 kişilik kadro ile çalıştıklarını, sözleşmeler üzerinde kendisinin yazı ve imzasının bulunmadığını, sözleşmelerde kullanılan kaşenin kendisine ait olduğunu ancak kaşeyi kendisinin kullanmadığını, diğer personellerin de imza ve yazı örneklerinin alınmasını talep ettiğini ifade ettiğinin anlaşılması karşısında, söz konusu hatlara ilişkin abonelik sözleşmelerinde imza ve yazıların kime ait olduğunun tespitine yönelik olarak, sanıklar ve ilgili işyerinde sözleşme tarihinde çalıştığı tespit edilecek diğer şahısların imza ve yazı örnekleri temin edilip bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, yargılama aşamasında da sanık aleyhine bir delil elde edilemeden, gerekçeli kararda da atılı suçu adı geçen sanığın işlemiş olduğuna dair hiçbir delil ve gerekçeye yer verilmeden, yalnızca sanığın eyleminin sabit olduğundan bahisle mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
5237 sayılı TCK"nin 43/1. maddesinin "...Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır…” şeklinde olduğu, sanığın, aynı mağdura karşı, aynı gün, dört farklı abonelik sözleşmesi hazırlaması şeklindeki somut olay açısından ise, sözleşmelerin aynı gün içerisinde düzenlenmesi nedeniyle, eylemler arasındaki zaman aralıklarının, TCK"nin 43/1. maddesinde yer verilen, "değişik zamanlarda" tanımını içerisinde değerlendirilemeyeceği cihetle, sanık hakkında tek bir suç ve ceza belirlenmesi yerine, zincirleme suç kabul edilerek, belirlenen temel ceza üzerinden TCK’nin 43/1. maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu,
Hususunda da kanun yararına bozma isteminde bulunup bulunulmayacağının değerlendirilmesi için Adalet Bakanlığı"na gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 01/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.