20. Hukuk Dairesi 2020/901 E. , 2020/1026 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, 5363 ada 9 ve 10 parsel sayılı taşınmazların, tapu kayıtlarına güvenilerek, iyi niyetle müvekkillerinin murisi ... tarafından satın alındığını, satın alma tarihi olan 20/11/2001 tarihinde taşınmazların kaydında herhangi bir şerh bulunmadığını, taşınmazlarla ilgili olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında verilen kararların kesinleşmesi üzerine tapu kayıtlarının kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkillerinin uğradığı zarardan TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu beyan ederek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, her iki parsel için ayrı ayrı 5.000,00-TL. olmak üzere toplam 10.000,00-TL. tazminatın tapu iptali ve tescil kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davacı vekili 29/01/2015 havale tarihli harçlandırılmamış ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 105.851,95-TL" ye yükseltmiştir.
Mahkemece; bozma öncesindeki 12/02/2015 tarihli 2014/156 E. - 2015/60 K. sayılı gerekçeli kararda; davacı tarafın davasının 105.851,95-TL. olarak kabulüne, 9 nolu parsel için belirlenen 31.143,75-TL"ye 19/04/2013 tarihinden, 10 nolu parsel için belirlenen 74.708,20-TL"ye 18/04/2014 tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile beraber davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 01.12.2016 tarih ve 2015/4458 E. - 2016/11545 K. nolu ilamı ile; "Mahkemece, ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulduğu, bu durumda mahkemece; yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca ıslah edilen dava değeri üzerinden ıslah harcını ödemesi konusunda davacıya usulünce süre verilip harç tamamlanırsa ıslah edilen miktar üzerinden, aksi halde dava dilekçesinde gösterilen miktar üzerinden hüküm kurulması gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah dilekçesine değer verilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı" gerekçesiyle hüküm bozulmuş, bozmaya uyan mahkemece eksik harcın ikmal ettirilmesi ve yapılan yargılama neticesinde, davanın 105.851,95-TL üzerinden kabulüne, 9 nolu parsel için belirlenen 31.143,75-TL"nin 19/04/2013 tarihinden, 10 nolu parsel için belirlenen 74.708,20-TL"nin 18/04/2014 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline" karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücû eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır. Bundan başka; tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
İncelenen dosya kapsamına göre; her ne kadar mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmak için yetersiz, dayanak bilirkişi raporu ise hüküm kurmaya elverişli, denetime açık tespitler içermemektedir. Şöyle ki:
Dosya kapsamındaki; ... Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğünce verilen 04.11.2013 tarih ve 2711 sayılı (başka bir dosya esas numarası ilgi tutalarak yazılan) cevabi yazıda, bilirkişilerce re"sen emsal alınan 10959 ada 1 parsel sayılı taşınmazın DOP kesintisinin yapılmadığı belirtilmiş ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda da bu bilgi kullanılarak, imar parseli olan dava konusu taşınmazla emsal parselin fiyatlarının denkleştirilmesi amacıyla emsal parsele %40 oranında DOP eklemesi yapılmak suretiyle rapor hazırlanmış ve bu emsal değerlemesine göre dava konusu taşınmaza değer taktir edilmiştir. Oysaki Dairemizce yapılan temyiz incelemesi üzerine Dairenin 27.11.2019 tarih ve 2017/6909 E. - 2019/7002 K.sayılı geri çevirme ilamında "...10959 ada 1 parselin somut emsal olarak alındığı bazı dosyalarda 10959 ada 1 parsel imar parseli olarak değerlendirilirken, diğer bazı dosyalarda ise aynı emsal taşınmazın kadastro parseli olarak değerlendirildiği anlaşılmakla, söz konusu tereddütlerin giderilebilmesini teminen; dava konusu taşınmaza emsal olarak kabul edilen 10959 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planı içerisine alınıp alınmadığının, imar planı içerisine alındı ise hangi tarih itibariyle alındığının, DOP kesintisi yapılıp yapılmadığının ilgili belediye başkanlığının imar müdürlüğünden ve tapu müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması" gereğine değinilerek dosyanın mahalline geri çevirilmesi üzerine, emsal 10959 ada 1 parselin imar uygulaması neticesinde 10959 ada 2 parsel olarak tescil edildikten sonra 1987 yılında imar planı kapsamına alındığı, emsal taşınmazdan %35 DOP kesintisinin yapıldığı anlaşılmıştır. Edinilen bu bilgiye göre dava konusu imarlı parsele emsal gösterilen taşınmazın da imar parseli olduğu halde bilirkişilerce kadastro parseliymiş gibi değerlendirilmesi ve emsal taşınmazın değerine fazladan % 40 DOP eklenmesi suretiyle dava konusu taşınmaza değer taktir edilmesi hatalıdır.
Taşınmazın arsa vasıflı olarak değerlendirilmesine göre; mahkemece yapılacak iş değerlendirme gününden (somut uyuşmazlıkta 9 nolu parsel için tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği 19/04/2013; 10 nolu parsel için tapu iptali ve tescil kararının kesinleştiği 18/04/2014 tarihinden) önceki, özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplama yapılmak suretiyle taşınmazın gerçek değeri belirlenerek karar verilmesinden ibarettir. Eldeki uyuşmazlıkta; mahkemece, usulüne uygun emsal araştırması yapılmaksızın bilirkişilerce re"sen emsal alınan taşınmazların değerlendirilmesi sonucunda hazırlanan raporun hükme esas alınması suretiyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
O halde; mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazların vasfının arsa olarak belirlenmiş olmasına göre; taraflara dava konusu taşınmazlarla ile aynı bölgeden, aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için
olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazlardan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerlerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi, dava konusu taşınmazların ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazların ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazların emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazlara ait "Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu" tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerlerinin ilgili "Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesi"nden istenip, dava konusu taşınmazların, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporunun da denetlenmesi suretiyle tapusu iptal edilen taşınmazların değeri belirlenip tapu sahibinin gerçek zararı saptanarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.