3. Hukuk Dairesi 2016/10034 E. , 2018/1559 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile evlendikten sonra davalının annesi, babası, babaannesi, kız kardeşi ile beraber aynı evde yaşamak zorunda kaldıklarını, evlendikten 1,5 ay sonrasında davalının kendisine karşı soğuk davranmaya başladığını, daha 15 günlük gelin iken davalının ziynet eşyalarını almak istediğini, bunların kendisine ait olduğunu beyanla vermek istememesi üzerine, “bunları sana ben aldım, senden de geri almasını bilirim” diyerek elinden zorla bileziklerini aldığını, daha sonra cep telefonu borcunu ödeyebilmek için bilekliğini istediğini, yine vermek istememesi üzerine de bağırıp hakaret ettiğini, vurmaya kalktığını, kendisinin de korkarak geriye kalan ziynet eşyalarını vermek zorunda kaldığını belirterek 10 adet burgu bilezik, 1 adet set, 3 çift küpe, 5 adet yüzük, 3 adet bilezikten oluşan 3"lü bileklik, 6 adet çeyrek altından oluşan bileklikten ibaret ziynet eşyalarının aynen iadesine, bu mümkün olmadığı takdirde fiili ödeme tarihindeki değerinin davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş; 23.06.2014 tarihli açıklama dilekçesinde ise ziynet eşyalarını 10 bilezik 250 gr, 1 adet takı seti takımı, 1 adet küpe, 4 adet yüzük, 1 adet paralı bileklik, 5 Cumhuriyet altını, 1 kelepçe bilezik, 1 adet pullu zincir olarak açıklamış, değerleri toplamını 33.650 TL olarak bildirmiştir.
Davalı; ziynet eşyaları ile ilgili olarak iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, belirtilen miktar ve nitelikte ziynet eşyasına açıkça itiraz etmekle birlikte, bu eşyaya kendisinin hiçbir müdahalesinin olmadığını, bunları almadığını, davacının 2013 yılı Ramazan ayının ilk günü hiçbir olumsuz olay yokken valiz hazırlayarak ailesinin yanına gittiğini, ziynetlerin davacıda olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının bilirkişi raporunda gösterilen ziynet eşyalarını iki ayrı dilekçede verdiği, 6100 sayılı HMK gereğince ön inceleme aşamasına kadar tarafların karşı tarafın rızasına ihtiyaç duymadan serbestçe iddia ve savunmalarını genişletebilecekleri, nitekim davacı tarafın da bu yasal hakkını kullandığı, davacının bildirilen ziynet eşyalarının sahibi olduğu ancak bahse konu ziynet eşyaları evlilik döneminin başlarında bozdurulup
harcandığından ve yeniden iade de edilmediğinden, davacının baba ocağına giderken bu ziynet eşyalarını yanında götüremediği, düğün merasiminde kadına takılan ziynet eşyasının teamül gereği kadına ait olduğu, şayet satılıp başka bir yatırıma yönlendirilmediyse bunların yeniden kadına iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 10 adet 22 ayar 250 gram burgulu bilezik, 1 adet 14 ayar 35 gram set takımı, 3 adet 14 ayar 12 gram 3 çift küpe, 5 adet 14 ayar 20 gram yüzük, 1 adet 22 ayar 30 gram 3"lü bileklik, 7 adet 22 ayar çeyrek altın, 5 adet 22 ayar cumhuriyet altını, 6 adet 22 ayar çeyrek altınlı bileklik, 1 adet 14 ayar 18 gram bileklik çerçevesi, 1 adet 14 ayar 25 gram zincir ve 1 adet 22 ayar büyük altın (ikibuçuklu)"ın; aynen iadenin mümkün olmaması halinde dava konusu ziynet eşyalarının ederi olan 37.694 TL"nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, ziynet eşyasının iadesi talebine ilişkindir.
1-) 6100 sayılı HMK’nun “Taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26. maddesinde (1086 sayılı HUMK’nun 74.maddesi), “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez.” denilmektedir.
HMK"nun 176.(HUMK 83.) ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanı sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Islahta dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesi ile 10 adet burgu bilezik, 1 adet set, 3 çift küpe, 5 adet yüzük, 3 adet bilezikten oluşan 3"lü bileklik, 6 adet çeyrek altından oluşan bileklik talep ettiğini belirtmiş; 23.06.2014 tarihli açıklama dilekçesinde ziynet eşyalarını 10 bilezik 250 gr, 1 adet takı seti takımı, 1 adet küpe, 4 adet yüzük, 1 adet paralı bileklik, 5 Cumhuriyet altını, 1 kelepçe bilezik, 1 adet pullu zincir olarak açıklamıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda ise dava ve diğer dilekçelerde belirtilen, ifadelerde ve fotoğrafların incelenmesinde görülen ziynet eşyalarının tamamının 10 adet 22 ayar 250 gram burgulu bilezik, 1 adet 14 ayar 35 gram set takımı, 3 adet 14 ayar 12 gram 3 çift küpe, 5 adet 14 ayar 20 gram yüzük, 1 adet 22 ayar 30 gram 3"lü bileklik, 7 adet 22 ayar çeyrek altın, 5 adet 22 ayar Cumhuriyet altını, 6 adet 22 ayar çeyrek altınlı bileklik, 1 adet 14 ayar 18 gram bileklik çerçevesi, 1 adet 14 ayar 25 gram zincir ve 1 adet 22 ayar büyük altın (ikibuçuklu) olduğu ve toplam değerinin 37.694 TL olduğu belirlenmiş, davacı vekili 30.11.2015 tarihininde bu değer üzerinden eksik harcı ikmal etmiştir. Mahkemece de talep dışına çıkılarak hesaplama yapan bilirkişi raporu ve davacının tamamlaması dikkate alınarak karar verilmiştir.
Islah, duruşma sırasında diğer tarafın varolması halinde sözlü yapılabileceği gibi, eğer karşı taraf hazır değilse veya duruşma dışı yapılıyorsa, karşı tarafa tebliğ koşuluyla dilekçe ile de yapılabilir. (HMK.nun 177/2. maddesi).
Dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Kaldı ki davacı da ıslah dilekçesi sunmamış, sadece tamamlama harcı yatırmıştır. Mahkemece talep dışına çıkılmak suretiyle bilirkişi raporunda belirlenen ziynetler ve bedel üzerinden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-) Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.