11. Ceza Dairesi 2017/3864 E. , 2018/4517 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Mühür bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Daha önce hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ve denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen ve duruşmalara gelmeyen sanık hakkındaki hüküm açıklanmış ise de; sanığın savunmasında bildirdiği son adresine, ihbar yazısının örneği de eklenerek, dosyanın yeniden ele alındığı ve duruşmaya gelmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı uyarısı da yazılarak duruşma tarihi ve saatiyle birlikte usulüne uygun olarak tebligat yapılmadan hükmün açıklanması suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,
2-Kabule göre;
a)Mühür bozma suçlarında aynı yere ilişkin olarak her iddianameye kadar olan eylemlerin zincirleme biçimde işlenmiş bir mühür bozma suçunu, iddianameden sonraki eylemlerin ise hukuki kesinti nedeniyle ayrı suçu oluşturacağı cihetle, sanık hakkında adli sicil kaydına göre mühür bozma suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararlarının olduğunun anlaşılması karşısında; zincirleme suç hükümlerinin değerlendirilmesi ve mükerrer cezalandırılmaya sebebiyet verilmemesi bakımından, güncel adli sicil kaydı dosya içerisine konulmak suretiyle, sanık hakkında “mühür bozma” iddiasıyla açılan davaların tespitine çalışılması, derdest kamu davaları var ise birleştirilmeleri, aksi takdirde dosyalardaki ilgili belgelerin onaylı suretlerinin bu dosya içine alınarak suç ve iddianame tarihlerinin belirlenmesi ile, mükerrer yargılama bulunup bulunmadığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılarak, kesinleşmiş hükümlerin zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 tarih, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezanın mahsup edilmesi gerektiği dikkate alınmadan, eksik araştırma ve değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
b)TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.05.2018 tarihinde Üye ...’ın değişik gerekçesi ve oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİDİR
Dairemizin 14/05/2018 tarih, 2017/3864 Es, 2018/4517 Kr sayılı çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten muhalifim.
Sanığın 5237 TCK"nın 203/1, 62, 53. maddeleriyle 5 Ay Hapis Cezası ile cezalandırılmasına dair Hükmün Açıklanması suretiyle kurulan Bursa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2014 tarih 2014/207 Es 2014/357 Kr sayılı kararı usul ve yasaya aykırıdır.
Sanık hakkında aynı mahkemece 30.06.2011 tarih 2010/712 Es- 2011/379 Kr sayıyla verilen hükmün CMK’nun 231/6 ve devam maddeleri uyarınca açıklanmasına geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Deneme devresi içinde sanık hakkında Bursa 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2014 tarih 2013/572 Es 2014/118 Kr sayı ile 5237 sayılı TCK’nın 203/1, 62, 52/2 maddeleri uyarınca doğrudan 3.000 TL APC ile cezalandırılmasına ilişkin kesin olarak verilen hükümlere istinaden ilgili mahkemesine ihbarda bulunulduğu görülmüştür.
Ceza Muhakemesi Hukukunda kesin olduğu belirtilen hükümler ancak kendi kesinlik sınırları içinde (daha doğru bir ifadeyle sadece ve sadece kesin sonuç adli para cezası ile sınırlı olarak) infazı kabildir. Kesin hükme kendisinden daha ağır (somut olayda hürriyeti bağlayıcı ceza) bir başka hükmün infazına yol açacak şekilde bir sonuç yüklenemez.
Çünkü kesin olarak verilen kararların olağan yargı yolu içinde temyiz incelenmesine konu edilmesi mümkün değildir. Ancak şartların varlığı halinde kanun yararına bozma suretiyle hukuka aykırılığın giderilmesi mümkündür. Dolayısıyla etkin bir yargısal denetime tabi olmayan kesin hükümlerin hükmün açıklanmasına dayanak alınması mümkün değildir. Bu durum iç hukukumuzun bir parçası olan İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Avrupa Sözleşmesinin 6/2. maddesine güvence altına alınan Masumiyet Karinesinin ihlali niteliğindedir.
Bu sebeblerle anılan mahkeme kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne muhalifim. 14.05.2018