
Esas No: 2016/2966
Karar No: 2017/10357
Karar Tarihi: 27.10.2017
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/2966 Esas 2017/10357 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kablulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, müteveffa borçlunun, Türkiye Halk Bankası A.Ş.... Şubesi’nden kredi çektiğini, kendisinin ise müteselsil kefil sıfatıyla sorumlu olduğunu, kredi borcunun kendisi tarafından ödendiğini, borçlu müteveffanın dört mirasçısının borcu kabul ettiğini, ancak davalıların mirası reddetmemeleri nedeniyle kredi dolayısıyla kendisine bir ödeme yapmadıklarını, bunun üzerine davalılar yönünden takip başlattığını, davalıların takibe haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihi olan 13.06.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda müteveffa, bankadan tüketici kredisi çekmiş, davacı da bu tüketici kredisi borcunu, müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla ödemiştir. Bununla birlikte muhatap banka ile davacı arasında yapılan 13.02.2013 tarihli temlik sözleşmesi ile krediden doğan tüm haklar davacı tarafından temlik alınmıştır. Davacı, temlik sözleşmesi gereğince, TBK 183. madde uyarınca halefiyet ilkesinden kaynaklanan, davalıya karşı rücu hakkını kullanmıştır. Ayrıca uyuşmazlık, tüketici kredisi sözleşmesinde kefilin asıl borçluya rücu talebinden de kaynaklanmakta olup, davaya bakmaya tüketici mahkemeleri görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınacağından ve görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmayacağından mahkemece ayrı bir tüketici mahkemesi varsa görevsizlik kararı verilmesi yok ise davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.