10. Hukuk Dairesi 2020/11349 E. , 2021/1406 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücûan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma üzerine ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 29.07.2005 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefat eden sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan ödeme ve masraflardan oluşan Kurum zararının davalılardan tahsilini talep etmiş olup, davanın Yasal dayanağı olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanundur.
Mahkemece Dairemizce verilen bozma kararına uyulmuş ise de, bozma gereğinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir. Bozma sonrası yapılan yargılamada 15.01.2020 tarihli 2019/6738 E.-2020/180 K. sayılı bozma ilamında açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, bozma ilamına ve oluşa uygun olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı Kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir (Prof. Dr. ..., Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. ...’e Armağan, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 ..., 1974, sayfa 395 vd.).
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Dairemizin 15.01.2020 tarihli bozma ilamında:
"Yargılama ve inceleme konusu dosyada; davalı ... nezdindeki asıl işi gece bekçiliği olan sigortalı ...’in olay tarihinde, davalı ... tarafından yaylada organize edilen etkinlik için sabah saatlerinde ses sistemini kurma işinde görevlendirildiği, öğlen saatlerinde etkinlik devam ederken, serinlemek amacıyla yayladaki gölete girdiği ve bu sırada boğulduğu şeklinde gerçekleşen ölüm olayında, müteveffa sigortalının kimsenin etkisi veya işveren talimatı olmadan kendi keyfiyeti nedeniyle göle girmesi ile ölüm olayının meydana gelmesinde baskın kusurlu olduğu, dolayısıyla karara esas alınan 02.07.2015 ve 23.10.2015 tarihli raporlarda iş güvenliği ve sağlığı konusunda işveren yönünden kusur yükümlülük ve sorumluluk durumlarının somut şekilde ortaya koyulamadığı ve olayın oluş şekline göre raporlarda izafe edilen %70 kusur oranının hakkaniyete uygun düşmediği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular ışığında mahkemece meydana gelen söz konusu olayla ilgili olarak yapılan ceza soruşturması ve yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, varsa ceza dosyası ve hak sahipleri tarafından açılan tazminat dosyası celp edilmeli ve olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden ilgili dosyalar da gözetilerek, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, buna göre davada kusurlu olan tarafların kusur oran ve durumlarını ayrıştırarak, somut ve net şekilde ortaya koyan, oluşa uygun nitelikte kusur raporu alınarak, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
İncelemeye konu somut olayda hak sahipleri tarafından açılan tazminat davasına ilişkin Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 28.02.2017 tarihli 2016/1108 E.-2017/1492 K. sayılı bozma ilamında da ölüm olayının gerçekleşmesinde müteveffa sigortalının ağır kusurlu bulunması ve dairemizin 07.11.2018 tarihli 2018/5065 E. - 2018/9100 K. sayılı bozma ilamında baskın kusurun müteveffa sigortalıda olduğunun belirtilmesi karşısında, bozma ilkelerine ve oluşa uygun şekilde kusur oran ve aidiyetleri belirlenmemiş bilirkişi raporunun uygunluğunu denetleme yükümlülüğü ve görevi gereği mevcut raporda belirlenen kusur oranlarının bozmaya uygun olmadığı değerlendirilmek suretiyle mahkemece yeniden uzman kişilerden oluşan kusur heyet raporu alınarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek karar verilmelidir." şeklindeki açıklama ile kazalı müteveffa sigortalının olayın oluşunda baskın kusurunun olduğuna işaret edilmiştir. Anılan bozma ilamının hatalı şekilde değerlendirilerek, bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna istinaden kazalı sigortalının olayın oluşunda tamamen kusurlu bulunması ve davanın reddi yönünde hüküm tesis edilmesi isabetli bulunmamıştır.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 10/02/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.