Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/8128
Karar No: 2020/1025

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/8128 Esas 2020/1025 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/8128 E.  ,  2020/1025 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili ilk derece mahkemesine sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; ... ili, ... ilçesi, Karışlar köyü 107 ada, 40 nolu parselde kayıtlı taşınmazın müvekkilleri ve müvekkillerinin müşterek murisleri ... adına ... Kadastro Mahkemesinin 19/04/1993 tarih ve 1993/185-147 E.K. sayılı kesinleşmiş kararı üzerine hükmen tescil edildiğini, ancak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/224 E. - 2006/13 K. sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda müvekkillerinin adına olan tapu kaydının iptali ile dava konusu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu kararın 10/05/2006 tarihinde kesinleştiğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK"nın 107/1 maddesi uyarınca şimdilik 300,00-TL"nin 10/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 105.272,40-TL.nin 10/05/2006 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilince istinaf edilmiştir.
    ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/03/2017 tarihli 2016/76 E. ve 2017/132 K. sayılı ilamının kaldırılmasına ilişkin istinaf başvurusu ile ilgili olarak ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince; TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların zararının tazmininin yerinde olduğu, bunun gibi, hasım olarak Hazinenin gösterilmesinin ve asıl alacağa tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren faiz uygulanmasının, taşınmazın dosya kapsamındaki özelliklerine göre arazi vasfında olduğu değerlendirilip gelir metodu uygulanarak taşınmazın değeri belirlenip davacılara ödenmesinin doğru olduğu gerekçesiyle; ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/03/2017 gün ve 2016/76 E. ve 2017/132 K. sayılı kararına karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b (1) maddesi uyarınca esastan reddine, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından, ilk derece mahkemesinin hükmüne ve dosya kapsamına göre de her bir davalıya düşen tazminat miktarı karar tarihine göre temyiz sınırının altında olduğundan HMK"nın 362/1-a maddesi gereğince miktar itibarıyla kesin olmak üzere karar verilmiş, kesin olduğu bildirilen hükmün davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince; miktar itibariyle kesin olmakla temyiz eden davalı Hazine vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen 31/05/2017 tarihli ek karar davalı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
    Bilindiği üzere, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, kanun veya kanunda belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 701 ilâ 703. maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortakların tümüne aittir. Başka bir anlatımla, ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Sözü edilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil ortaktır. Bu kural TMK"nın 701. maddesinde "Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır." şeklinde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Eldeki dava dosyasının incelenmesinde; dava konusu taşınmaza davacıların intikalen (elbirliği halinde) malik oldukları sabittir. Açıklanan nedenlerle istinaf mahkemesi gerekçesinde yer alan "davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı" şeklindeki tespit yersizdir.
    6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesinde; bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararları için temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK"nın "ek madde 1" hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir. Eldeki temyiz incelemesine konu istinaf hükmünün tarihi itibariyle bu miktar 41.530,00-TL.dir. Somut olaya bakıldığında bölge adliye mahkemesince verilen kararda hüküm altına alınan meblağ ise 105.272,40-TL. olup anılan madde hükmü kapsamında temyiz sınırının üzerinde kaldığı anlaşılmakla, bölge adliye mahkemesince 02/06/2017 tarihli ek kararla temyiz talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden ek kararın kaldırılması gerektiğinden, ek kararın kaldırılarak ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 17/05/2017 tarih, 2017/900 - 2017/949 E.K. nolu ilamının esastan incelenmesine geçilmiştir. Buna göre;
    4721 sayılı Türk Medenî Kanunu"nun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir.
    Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır, zira sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
    6098 sayılı Borçlar Kanunu"nun 146. maddesinde yazılı 10 yıllık genel zamanaşımı süresi alacağın muaccel (istenebilir) hale geldiği gün işlemeye başlar ve 10 yıl sonra aynı gün dolar. Somut olayda davacının mülkiyet hakkını mahkeme kararı ile kaybettiği 10.05.2006 tarihi itibariyle zararın doğduğu ve bu tarihte tazminat alacağının muaccel (istenebilir) hale geldiği gözetildiğinde, zamanaşımı süresinin 10.05.2016 tarihinde dolduğu, davanın açıldığı 19/02/2016 tarihi itibariyle 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı kuşkusuzdur. Ancak; davacı vekili 20.12.2016 tarihinde davasını ıslah etmiş, ıslah dilekçesi ise davalı Hazine vekiline tebliğ edilmemiş olup, davalı Hazine vekilince 14.03.2017 tarihli 4. celsede (ıslah dilekçesinin sunulmasından sonraki ilk oturum) ve yine 14.03.2017 havale tarihli dilekçeyle süresi içerisinde açıkça ıslaha karşı zamanaşımı savunması ileri sürülmüştür. Bu savunma nedeniyle, davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği 300,00-TL. dışındaki alacağı zamanaşımına uğramıştır.
    Zira; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 317/2 ve 319. maddeleri uyarınca, ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içerisinde, yani ıslah dilekçesi tebliğ edilmişse esasa cevap süresi içerisinde, tebliğ edilmemişse en geç ilk oturumda ıslaha konu edilen kısımlar için zamanaşımı def"inde bulunulabilecektir. Hal böyle olunca; ıslah istemine karşı süresi içerisinde davalı tarafça yapılan zamanaşımı savunması mahkemece değerlendirilmeden, söz konusu ıslah istemine değer verilerek toplam 105.272,40-TL. üzerinden tazminata hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    Yukarıda, açıklanan gerekçelerle, temyiz isteminin reddine ilişkin 02/06/2017 tarihli bölge adliye mahkemesi ek kararının kaldırılarak; 17/05/2017 tarihli bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın HMK"nın 373. maddesi gereğince ilk derece mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 26/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi