Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/1962 Esas 2017/10324 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/1962
Karar No: 2017/10324
Karar Tarihi: 27.10.2017

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/1962 Esas 2017/10324 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2016/1962 E.  ,  2017/10324 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı, avukat olduğunu, ... İli, ... İlçesi ... Belediye Başkanlığı’nın hizmet ilişkisinden kaynaklı dört davasında vekillik görevini icra ederken 6360 Sayılı Kanun Sebebiyle ... Kasabasının köye dönüştürüldüğünü, bu nedenle vekillik görevinin 30.03.2014 tarihinde kendiliğinden sona erdiğini, ... Kasabası"nın ilgili kanun nedeniyle aktif ve pasifleri ile birlikte ... İl Özel İdaresi’ne devredildiğini, 6.000,00 TL vekalet ücretinin tahsili için kuruma başvuru yaptığını, ancak olumsuz yanıt aldığını, vekalet ücret alacaklarının tahsili amacıyla başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına ve % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın kabulü ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek suretiyle takibin devamına, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-İcra ve İflas Kanunu’nun 67.maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece yanlış değerlendirme sonucu bu istemin reddedilmiş olması bozma nedenidir. Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi, yeni bir yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması, HUMK 438/7 maddesi gereğidir.
    SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yazılan (Alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine) ilişkin cümlenin karardan çıkarılarak yerine (hükmedilen asıl alacak üzerinden hesaplanacak % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) sözlerinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 307,36 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 102,50 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.