11. Ceza Dairesi 2017/9485 E. , 2018/4495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Mahkumiyet
213 sayılı Yasanın 367. maddesi uyarınca dava şartı olan Vergi Dairesi Başkanlığı mütalaası ile 06.11.2010 tarih ve VDENR-2010-1456/95 sayılı vergi suçu raporunun 2005, 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarına ilişkin olduğu, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 07.12.2010 tarih, 2010/5439 Esas sayılı iddianamesi ile de mütalaaya uygun olarak sahte fatura düzenleme ve sahte fatura kullanma suçlarından dava açıldığı, ancak belirtilen takvim yıllarında sahte fatura düzenleme suçları yönünden hüküm kurulmadığı anlaşılmakla; sanık hakkında sahte fatura düzenleme suçlarından mahallinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
A-Sanık hakkında 2005 takvim yılında sahte fatura kullanma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin incelenmesinde:
Suça konu faturaların 2005 takvim yılında en son Aralık ayı KDV beyannamesinde kullanılmasından dolayı, suç tarihinin 21.01.2006 olduğu gözetilerek yapılan incelemede; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü uyarınca; “sahte fatura kullanma” suçunun yasada gerektirdiği cezasının miktarı ve üst sınırına göre, 5237 sayılı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta aynı yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
B-Sanık hakkında 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz talebinin incelenmesinde;
Mahkemece sanık hakkında 2009 takvim yılına ilişkin olarak 213 sayılı VUK’nın 5728 sayılı yasa ile değişik 359/b-1 maddesi uyarınca temel cezanın teşdiden 3 yıl 4 ay olarak belirlenmesi nedeniyle, tebliğnamedeki; “2009 takvim yılında sahte fatura kullanma suçu için öngörülen cezanın alt sınırının 3 yıl olduğunun gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” şeklindeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
... Oto Alım Satım Kom. Tur. İnş. Tic. Ltd. Şti’nin ortağı ve yetkilisi olan sanığın, 28 ayrı mükelleften almış olduğu sahte faturaları yasal defter ve kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle "2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında sahte fatura kullanma" suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; dosya içerisinde faturaların bulunmadığı, bahse konu mükellefler hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarının yalnızca sonuç kısımları bulunup, diğer bölümlerinin dosyada mevcut olmadığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından;
1-Sahte fatura kullanma suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır"" hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve emanetten getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; suçun unsurlarının ve maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, sanığın 2006, 2007, 2008 ve 2009 takvim yıllarında kullandığı iddia olunan faturaların adli emanetten getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,
2-Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda;
a)Faturaları düzenleyen şirket yetkilileri hakkındaki vergi inceleme raporlarının tamamının ilgili vergi dairesinden getirtilmesi,
b)Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,
Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
3-Kabule göre de;
a) 2008 takvim yılında sahte fatura kullanma suçu yönünden; faturaların en son Aralık ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin “25.01.2009” olacağı cihetle; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş olup, aynı eylemin düzenlendiği 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü nazara alındığında, sahte fatura kullanma suçunun cezasının alt sınırının 3 yıl hapis olmasına rağmen, temel cezanın 2 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
b) 2009 takvim yılında sahte fatura kullanma suçu yönünden; tayin olunan sonuç hapis cezasının, “4 yıl 2 ay” yerine, “3 yıl 14 ay” olarak belirlenmesi,
c) Adli emanetin 2010/1106 sırasında kayıtlı suça konu faturaların akıbeti hakkında herhangi bir karar verilmemesi,
d) Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 14.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.