1. Hukuk Dairesi 2018/3295 E. , 2018/13359 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, davalı ile ortak mirasbırakanları ...’nün, 2544 parsel sayılı taşınmazını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla oğlu olan davalıya 18/08/1965 tarihinde satış yoluyla devrettiğini, murisin 25/04/1976 tarihinde öldüğünü, davalının çekişmeli taşınmazı 31/08/2005 tarihinde üçüncü kişiye aktardığını ileri sürerek, miras paylarına karşılık 20.000,00 TL tazminatın davalıdan alınmasını istemişler, bozma sonrası verdikleri 09/04/2014 tarihli dilekçe ile tazminat miktarını toplam 269.182,16 TL olarak ıslah etmişlerdir.
Davalı, iddianın yersiz olduğunu, muris ...’nın çekişmeli taşınmazı bedeli karşılığında sattığını, temlik tarihinden sonra kadastro çalışması ile taşınmazın adına tespit ve tescil edildiğini, tutanakların kesinleşmesinden on yıl geçtikten sonra eldeki davanın açılması nedeniyle hak düşürücü sürenin geçtiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davanın on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “...Somut olayda, kadastro tespitinin 1973 yılında yapıldığı, miras bırakanın ise tespitten sonra 25.04.1976 tarihinde öldüğü gözetildiğinde, 3402 sayılı Yasa"nın 12/3. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin uygulanma yeri bulunmadığı açıktır. Diğer yandan, muris muvazaası bakımından da hükme yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez. ... Hâl böyle olunca, işin esası bakımından yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne ilişkin karar Dairece bu kez “...Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; muris ...’nın tapuda adına kayıtlı çekişmeli taşınmazı 18/08/1965 tarihinde davalı oğlu ...ye satış yoluyla temlik ettiği, davalı adına oluşan tapu kaydının 1973 yılında yapılan kadastro tespitinde 2544 sayılı parsele revizyon gördüğü, davalı ...’ın adı geçen taşınmazı 31/08/2005 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye sattığı, muris ...’nın 25/04/1976 tarihinde öldüğü, tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere mirasbırakan ile davacılar arasında mal kaçırmayı gerektirecek önceye dayalı bir husumetin bulunmadığı, mirasbırakanın tüm malvarlığını davalıya devretmeyerek davacılar ile dava dışı çocuklarına da bir kısım yerleri verdiği, davalı tanıklarının çekişmeli taşınmazın davalı ...’a bedel karşılığı satıldığını doğruladığı anlaşılmaktadır. Hâl böyle olunca, davanın reddedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabul edilmesi hatalıdır...” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ..." nün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.