13. Hukuk Dairesi 2018/6544 E. , 2019/39 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, miras taksim sözleşmesiyle davalı ...’e bırakılan taşınmazlardan 9 parseldeki 3/16 hissesini davalının vekili ... ile murisleri ... arasında noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle satışının vaat edildiğini, murislerinin edimlerini yerine getirdiğini, davalının sözleşmeye rağmen 9 parsel sayılı taşınmazdaki payını kötüniyetle dava dışı ...’e devrettiğini, 3/16 hissesinin dava tarihi itibari ile bedelinin en az 200.000,00 TL olduğunu,bu parselin devir tarihinden sonra devredilen parselin kira parasından mahrum kaldıklarını ileri sürerek, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine aykırılık nedeniyle zararlarına karşılık 215.000,00 TL"nin kanuni faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, taşınmazda davacıların toplam hissesine tekabül eden 13.215,81 TL tazminatın, 10.425.00 TL ecrimisilin davacıların dava konusu taşınmazın tapu kaydındaki 3/64"er hisseleri oranında davalıdan tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda; davanın dayanağı, vaat borçlularından ...’ün ... Noterliği’nin 20.07.1999 tarihli vekaletnameleriyle yetkilendirdikleri ... ile davacıların murisi ... arasında ... Noterliği’nde 16.09.1999 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesidir. Bu sözleşmede vaat alacaklısının ..., mülkiyet devir borcu yüklenenlerin de ... olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu 9 parsel sayılı taşınmazda, 3/16 pay davalı ..., tarafından 29.05.2008 tarihinde dava dışı ... Adalı’ya satış yoluyla devredilmiştir. Mahkemece davalı ..."ün bahsi geçen geçerli satış vaadi sözleşmesine konu edimini yerine getirmeyerek dava konusu taşınmazdaki 3/16 payını dava dışı iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğu kesinleşen ... Adalı"ya devretmesi ile satış vaadi sözleşmesine konu edimi kusuru ile imkansız hale getirdiği, zarar tazmini olarak ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle, taşınmazın rayiç değerinin bilirkişi marifetiyle tespiti ile belirlenen rayiç bedele ve ecrimisil olarak hesaplanan bedele hükmedilmesinin gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın dava tarihi ve satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 16.09.1999 tarihi itibariyle değeri belirlenmiş olup ifanın imkansız hale geldiği tarih itibariyle bir değerlendirilme yapılmamıştır. Mahkemece gerekçede belirtildiğinin aksine hüküm altına alınan tazminat miktarı, taşınmazın, ifanın imkansız olduğu tarihindeki değerine göre belirlenmeyip satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı 16.09.1999 tarihindeki değerine göre belirlenmiştir. Bu halde hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması usul ve yasaya aykırı olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 404,00 TL harcın davalıya, 404,06 TL harcın davacılar, iadesine HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.