Hukuk Genel Kurulu 2014/559 E. , 2015/2409 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ihtiyati haciz kararı verilmesi” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 15. Asliye Ticaret Mahkemesince talebin reddine dair verilen 26.09.2013 gün ve 2013/108 D.İş Esas, 2013/108 Karar sayılı kararın incelenmesi ihtiyati haciz talep eden/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.11.2013 gün ve 2013/16462 Esas, 2013/20830 Karar sayılı ilamı ile;
(...İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, müvekkili banka ile borçlu arasında akdedilen bankacılık hizmet sözleşmesi ve şirket kredi kartı sözleşmesi kapsamında karşı tarafa kredi kullandırıldığını, hesabın kat edildiğini belirterek müvekkilinin 18.665,83 TL nakdi alacağının tahsilini teminen ihtiyaten haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan incelemede, ihtiyati hacze konu alacaklı banka ile borçlu arasında akdedilen sözleşme kapsamında mahkemenin yetkili olmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, ihtiyati haciz talep eden alacaklı vekili temyiz etmiştir.
Talep, ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmiştir. Ancak, 2004 sayılı İİK’nun 265. maddesinde ihtiyati hacze itiraz sebepleri düzenlenmiş olup, borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilir. Buna göre, yetki hususu ihtiyati hacze itiraz sebebi olarak açıkça Yasada düzenlenmiş olup, mahkemece ancak verilen ihtiyati haciz kararına yetki yönünden itiraz edilmesi üzerine değerlendirilebilecektir. Bu kapsamda, mahkemece resen inceleme yapılarak ihtiyati haciz talebinin yetkisizlik sebebiyle reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın ihtiyati haciz talep eden alacaklı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize ihtiyati haciz talep eden/alacaklı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 258. maddesi hükmü uyarınca ihtiyati haciz talebini ret eden yerel mahkeme kararının bozulmasına ilişkin Yüksek Özel Daire kararına karşı direnme kararı verilmesinin mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak görüşülmüştür.
Ön sorunun çözümü için uygulanması gereken mevzuatın açıklanması gereklidir.
İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nun 257 ilâ 268. maddeleri arasında yer almaktadır.
Bilindiği üzere, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan mallarını, alacaklarını ve diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir (İİK., m. 257).
Eldeki uyuşmazlık, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin hükmün temyizine yönelik olup, bu husustaki düzenleme İİK’nun 258. maddesinde yer almaktadır.
Anılan yasa hükmü aynen; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.
(Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./60. md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.” şeklindedir.
Yasa hükmünde, bölge adliye mahkemesinin verdiği kararın kesin olacağı açıkça belirtilmiş durumdadır.
Şu durumda, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin mahkeme kararına karşı, alacaklı tarafından istinaf (istinaf mahkemeleri inceleme tarihi itibariyle faaliyete geçmediğinden temyiz) yasa yoluna başvurulması üzerine, Özel Dairece verilen bozma kararı, İİK’nun 258. maddesi gereğince kesindir. Kesin nitelikteki bu bozma kararına karşı yerel mahkemece, direnme kararı verilmesinin usulen olanaklı olmadığına Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce; bozma ilamına karşı yerel mahkemenin direnme kararı verebileceği, zira İİK’nun 258. maddesinin, 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 16. maddesi ile değiştirilen madde metninin önceki halinde yer alan son fıkranın “İhtiyati haciz talebinin reddi halinde alacaklı kanun yoluna başvurabilir.” şeklinde düzenleme içerdiği, kararın kesin olacağına yönelik bir düzenlemenin yasanın önceki halinde mevcut olmadığı, 5311 sayılı Kanunla bu konuda getirilen farkın “kesinliğe” ilişkin olduğu, bu nedenle de, 5311 sayılı Kanunun 29. maddesiyle İİK’na eklenen geçici 7. maddenin hükmü uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında İİK’nun 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının gerekmesi nedeniyle 5311 sayılı Kanun ile yapılan bu “kesin hüküm” değişikliğinin henüz yürürlük kazanmadığı, bu itibarla Yargıtay bozma ilamının kesin olduğunun söylenemeyeceği ifade edilmiş ise de, çoğunluk tarafından bu görüş kabul edilmeyerek, ihtiyati haciz kararlarının acil sonuçlar doğuran niteliği gereği yasa koyucunun iradesinin nazara alınmasının gerektiği, istinaf mahkemesinin bozma kararının kesin olduğu bir konuda Yargıtay tarafından verilen kararın da kesin olacağı ve İİK’nun 265. maddesinde de bu yönde düzenleme bulunduğu belirtilerek, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan yasa yolu başvurusu sonucu verilen bozma kararının kesin olduğuna karar verilmiştir.
O halde, kesin nitelikteki Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken yasa hükmü göz ardı edilerek önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Bu nedenle, ön sorunun kabulü ile kesin nitelikteki bozmaya uyularak karar verilmek üzere direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: İhtiyati haciz talep eden/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.11.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.