Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/1317
Karar No: 2015/2405
Karar Tarihi: 04.11.2015

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1317 Esas 2015/2405 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2013/1317 E.  ,  2015/2405 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “kadastro tespitine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Lüleburgaz 1. Kadastro Mahkemesince davanın reddine dair verilen 26.06.2009 gün ve 1988/46 E., 2009/17 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03.11.2010 gün ve 2009/8476 E., 2010/6370 K. sayılı ilamı ile onanmış, daha sonra davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine 7. Hukuk Dairesinin 02.07.2012 gün ve 2012/3992 E., 2012/5192 K. sayılı ilamı ile.;      
    (...2613 sayılı Yasa gereğince yapılan kadastro sırasında dava konusu 418 ada 106 parsel sayılı 18022 m² yüzölçümündeki taşınmaz komisyonca tapu kaydına dayanılarak davalılar Neziha Fitnat Bayrı ve paydaşları adına tespit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunca reddedilen davacı ... miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya, tapu dışı satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davacının davasının reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı taraf, miras yoluyla gelen hakka, satın almaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de, taşınmazın tespit tutanağı içeriği, iddianın öne sürülüş biçimi, davacının savunması dikkate alındığında yerel mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davalı tarafın tutunduğu, Ocak-325 tarih 21 sayılı tapu kaydının, maliki Saniye Binti Mehmetağa olup, Mehmetağa"nın ölümüyle geriye kızları Nazire, Saniye ve oğlu Salih"in kaldığı, Medeni Kanundan önce ölen ... ve Salih"in paylarının intikal görmediği, Saniye"nin payının ise ölümünden sonra mirasçıları tarafından intikali yaptırılarak 1/3 pay yönünden 07.05.1953 tarih 137 sayılı tapu kaydının oluştuğu, bu tapu kaydının intikali yaptırıldığından hukuki kıymetini koruduğu, ancak Medeni Kanundan önce ölen Salih ve Nazire paylarının ise intikali yaptırılmadığından tapunun toplam 2/3 payı yönünden Kadastro Kanununun 13/B-c maddesinde öngörülen hukuki kıymetini yitirip, yitirmediği ile ilgili mahkemece yapılan araştırma ve soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir.
    O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar tutanak bilirkişilerinin tümü taşınmaz başında hazır olduğu halde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu kimden kime kaldığı taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınmalı, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları çeliştiği takdirde tutanak bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek çelişki duraksamasız giderilmeli, tapudaki paydaşlar Nazire ve Salih"e ait 2/3 pay yönünden davacının zilyetliğinin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi duraksamasız belirlenmeli, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesi yönünden gerekli ve yeterli zilyetlik araştırması yapılmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir...)  
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.    
     
     
                                        HUKUK GENEL KURULU KARARI    
     
    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:    
    Dava, kadastro tespitine itiraz istemine ilişkindir.  
    Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece önce onanmış, daha sonra davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur. Bunun üzerine bir kısım davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş; Yerel Mahkemece, ikinci kez karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin reddine dair ek karar verilerek, dosya esasa kaydedilmiş ve duruşma açılarak önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme hükmü, davacı vekilince temyiz edilmiştir.  
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasına geçilmeden önce; 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HUMK)’nun 442. vd. maddeleri uyarınca bir kısım davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenebilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu, ön sorun olarak ele alınmıştır.  
    Hemen belirtmek gerekir ki, karar düzeltme, hukukumuzda istinaf yolunun bulunmadığı dönemde kabul edilmiş bulunan bir kanun yoludur. 5235 sayılı Adli Mahkemeler Kanununa paralel olarak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda karar düzeltme ile ilgili hükümlere (HUMK m.440-444) yer verilmemiştir. Ancak, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Geçici Madde 3”e göre, bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar HUMK"nun temyize ilişkin hükümleri (m.427-444) ile karar düzeltmeye ilişkin hükümleri (m.440-442) uygulanmaya devam edilecektir(Baki Kuru/Ramazan Arslan/Ejder Yılmaz; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22. Baskı, Ankara, 2011, s. 666 vd).
    Karar düzeltme, Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu kararlarına karşı tanınmış, olağan bir kanun yoludur. Yani, bir hüküm hakkında Yargıtayın temyiz incelemesi sonucunda vermiş olduğu karara karşı karar düzeltme yolu açık ise (HUMK m.440), o hüküm, ancak karar düzeltme yoluna başvurulmaması veya başvurunun reddi ile (şekli anlamda) kesinleşebilir.
    Kanun yolu denince kural olarak, bir kararın üst mahkeme tarafından incelenmesi anlaşılır; mesela, temyiz yolunda olduğu gibi. Oysa karar düzeltme yolunda, karar düzeltme talebi, bu kararı vermiş olan Yargıtay dairesinde incelenip karara bağlanır. Bu nedenle, karar düzeltme yolu, Yargıtayın temyiz incelemesi sırasında yapmış olduğu hatalardan dönmesini sağlayan, kendine özgü bir kanun yoludur.
    Bir hükme karşı süresi içinde temyiz yoluna başvurulmamış ve bu nedenle karar kesinleşmiş ise, artık o karara karşı karar düzeltme yoluna da başvurulamaz. Karar düzeltme, ancak temyiz yoluna gidildikten sonra başvurulabilecek bir kanun yolu olduğundan, temyiz yolunun devamı niteliğindedir.
    Karar düzeltme incelemesi için Yargıtay hukuk dairesine gelen dosyalar, ilk önce, karar düzeltme talebinin süresi içinde olup olmadığı, Yargıtay kararının düzeltilmesi istenebilecek kararlardan olup olmadığı ve diğer usul eksiklikleri yönlerinden (ön) incelemeye tabi tutulur. Ön inceleme yetkisi, her halde Yargıtaya (kararına karşı karar düzeltme yoluna başvurulan Hukuk Dairesine) aittir. HUMK m. 432, IV hükmü, burada (kıyasen) uygulanmaz. Yani, karar düzeltme talebinin, süresi geçtikten sonra yapılmış olması veya düzetilmesi istenemeyecek (caiz olmayan) bir karara ilişkin olması halinde, yerel mahkeme, karar düzeltme talebinin reddine karar veremez; buna karar verme yetkisi, Yargıtaya aittir(HGK’nun 11.05.2011 gün ve 2011/5-253 E., 2011/288 K. sayılı ilamı).
    Somut olayda; Yerel Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece önce onanmış, daha sonra davacı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Özel Dairece; “duruşma için gereken masrafların davacılar tarafından mahkemeye verilmesine rağmen yerel mahkemece dosyaya eklenerek Yargıtaya gönderilmemesi nedeniyle sehven duruşma isteminin reddine karar verildiği” gerekçesiyle onama kararı kaldırılarak duruşmalı yapılan inceleme sonunda yukarıda yazılı gerekçelerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur. Bozma ilamı üzerine bu kez de bir kısım davalılar vekili Av. ... süresi içinde verdiği dilekçe ile karar düzeltme isteminde bulunmuş; ancak, inceleme yetkisi ve takdiri Yargıtaya ait olan karar düzeltme istemi konusunda dosyanın ilgili Daireye gönderilip, Dairece verilecek kararın beklenmesi ve buna göre takibi işlemlerin yapılması gerekirken yerel mahkemece “karar düzeltme kanun yolu neticesinde verilmiş karara karşı yeniden karar düzeltme talebinde bulunulamayacağı” gerekçesiyle karar düzeltme talebinin reddine dair ek karar verilmiştir. Ek karar, bir kısım davalılar vekiline tebliğ edilmiş, tebliğ üzerine davalı vekili 30.11.2012 havale tarihli dilekçe ile Yerel Mahkemece karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesinin mümkün olmadığını belirterek, karar düzeltme dilekçesinin incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi talebinde bulunmuş ise de Yerel Mahkemece dosya esasa kaydedilerek direnme kararı verilmiştir.
    Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece HUMK.440 ve devamı maddelerinde belirtilen usul işlemleri tamamlanmadan dosya esasa kaydedilerek duruşma açılmak suretiyle direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan yok hükmünde bulunan direnme kararı kaldırılarak bir kısım davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın, Özel Daireye gönderilmesi gerekmiş; bu nedenle temyiz itirazları bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.  
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, Yerel Mahkemenin 19.03.2013 gün ve 2012/47 E., 2013/45 K. sayılı direnme kararının KALDIRILMASINA, bir kısım davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesi için dosyanın 7. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 04.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi