2. Ceza Dairesi 2019/11781 E. , 2019/15393 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık, işyeri dokunulmazlığını ihlal etme ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 142/1-b, 143, 116/2, 151/1 ve 62. (üç kez) maddeleri gereğince 2 yıl 2 ay 20 gün hapis, 5 ay hapis, 3 ay 10 gün hapis cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 27/09/2012 tarihli ve 2010/357 esas, 2012/2231 sayılı kararına yönelik sanık tarafından yapılan temyiz talebinin reddine dair İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/02/2013 tarihli ve 2010/357 esas, 2012/2231 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 26/08/2019 gün ve ...... sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/08/2019 gün ve 2019/85015 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, anılan kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre doğrudan mernis adresine çıkartıldığı ve dolayısıyla tebliğ usulsüz olduğundan kesinleşmediği cihetle, sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesindeisabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dosya kapsamına göre, sanık ...’ın yokluğunda verilen 27.09.2012 tarihli kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilerek sanık hakkında anılan kararda yer alan mahkûmiyet hükümlerinin kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de; 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, doğrudan sanığın MERNİS adresi ile aynı olan bilinen en son adresine Tebligat Kanunun 21/2. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebliği işlemi geçersiz olduğundan sanığın öğrenme üzerine yapmış olduğu 04.02.2013 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilerek, dosyanın temyiz incelemesinin yapılabilmesi için Yargıtay"a gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde temyiz talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, (İSTANBUL) 11. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 21.02.2013 tarihli ve 2010/357 E., 2012/2231 K. sayılı ek kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 14/10/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.