13. Hukuk Dairesi 2015/24314 E. , 2017/10230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının 105 nolu parselde inşaa edeceği 7. kat daireyi karkas inşaat hali ile 23.1.2004 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, teslim edilmediği gibi tapu devirinin de verilmediğini, tapuda 3. kişiye satılıp tapu devrinin verildiğinin ortaya çıktığını ileri sürerek, dairenin dava tarihindeki değerinden şimdilik 2.000,00 TL.nin dava tarihinden ticari reoskont faizi ile ödetilmesni istemiştir.
Davalı, davacıya sattığı dairenin ruhsatını alamadığını, ödenen 2.000,00 TL.nı da iade ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 2.000,00 TL.nin dava tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Taraflar arasındaki 23.1.2004 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesinde, davalının 105 nolu parselde inşaa ettiği 7. kattaki kuzey cephe ve halen karkas inşaat durumunda olan dairenin o günkü mevcut durumu ile 2.000,00 Tl. bedelle davacıya satışının vaad edildiği ve satış bedelinin peşin ödendiğinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır.Kaynağını sözleşme tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanununun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir. Davacı, bu durumda şahsi hakkının ifasının kusurlu olarak imkansız hale getirildiği tarihteki taşınmazın raiç değerini davalılardan isteyebilir. Nitekim konuya ilişkin sapma göstermeyen yargısal uygulamalar da bu doğrultudadır. O halde, davacı geçerli bir şekilde satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazın, edimini tam olarak yerine getiremeyen davalıdan, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki değerini talep etmeye hakkı bulunmaktadır.Davacı eldeki dava ile satın aldığı dairenin dava tarihindeki karkas hali ile olan rayiç bedelini talep etmiştir. O halde, davacının bu talebi dikkate alınarak dairenin karkas inşaat hali ile rayiç bedelinin belirlenerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece, yanlış değerlendirme ile davacının satış bedeli talep ettiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın taraflara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.