1. Hukuk Dairesi 2018/3677 E. , 2018/13318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı tarafın İstinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve pay oranında tescil, olmadığı takdirde çekişme konusu taşınmazların bedellerinin tahsili isteklerine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..."in 102 ada 5 ve 9 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını davalı kızı ..."a satış göstermek sureti ile temlik ettiğini, yapılan işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazların bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, yapılan işlemin muvazaalı olmadığını, muris babaları ... ile anneleri ...’nın sağlıklarında çocukları arasında mal paylaşımı yaptıklarını, aralarında yaptıkları kura çekimi sonucu, dava konusu taşınmazın adına tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muris tarafından sağlığında mirasçılarından bir kısmına yönelik taşınmaz devirleri gerçekleştirildiği, bir kısım mirasçılarına ise devir yapılmadığı, muris ... tarafından sağlığında tüm mirasçıları kapsayacak şekilde bir kazandırma olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 07.12.2017 tarihli ilamı ile, miras bırakanın sadece mirasçılarından birine ya da bir kaçına pay vermiş olması, paylaştırma söz konusu olsa bile makul ve hoşgörü sınırlarını aşan bir dengesizlik bulunduğu takdirde bunun paylaştırma değil mirasçılardan mal kaçırma amacı üstün tutulmuş sayılacağından aldatmak unsurunun teşekkül etmiş sayılacağı, pay almayan veya daha az pay verilen mirasçı veya mirasçıların dava açma hakkı bulunacağı gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan 1940 doğumlu ...’in 21.05.2008 tarihinde öldüğü, geriye davacı çocukları ...,..., davalı kızı ..., dava dışı eşi ... ve dava dışı çocukları ..., ... ve ...’in kaldıkları, murisin adına kayıtlı 102 ada 5 ve 9 parsel sayılı taşınmazlardaki 3/20’şer payını 21.08.2003 tarihinde davalı adına satış yolu ile temlik ettiği, aynı taşınmazlardaki 5/20’şer payın ise dava dışı Ayşe Çalgeçen isimli şahıs tarafından davalıya satıldığı, böylece çekişme konusu taşınmazlarda davacının 8/20 şer payının bulunduğu, muristen davalıya yapılan devirlerin muvazaalı olduğu iddiası ile eldeki davanın açıldığı, davalının aşamalarda denkleştirme savunmasında bulunduğu,murisin ölmeden önce tüm mirasçılarına taşınmaz bıraktığını beyan ettiği, temyiz dilekçesi ile beraber sunduğu, ... Noterliği’nin 04.06.2007 tarihli Düzenleme Şeklinde Vasiyetnamesinde, murisin; “ ... 172 ada 4 parsel nolu taşınmaz üzerinde bulunan 3 katlı evimin tamamını ben öldükten sonra eşim ... ...’in, onun ölümü halinde ise zemin katı ve en üstteki katı oğlum ...’e, orta katın tamamını ise oğlum ...’e vasiyet ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, mirasbırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
Somut olayda, davalı ..., mirasbırakanın sağlığında düzenlediği vasiyetname ile davacılara da taşınmaz bıraktığını, ayrıca tüm mirasçıları arasında paylaşım yaptığını belirterek denkleştirme savunmasında bulunmuş olmasına rağmen mahkeme ve istinaf aşamasında bu yönde herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca, mirasbırakan tarafından mirasçılar arasında denkleştirme yapılıp yapılmadığının tespiti bakımından, mirasbırakan adına kayıtlı taşınmazlar ile tüm mirasçılara sağlar arası ve ölüme bağlı tasarruflarla intikal eden taşınır-taşınmaz mallar ve hakların araştırılması, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, gerektiği takdirde her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınması, böylece yukarıda değinilen anlamda murisin bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmekte olup, mahkemece bu yönde yeterli araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/ç maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.