11. Ceza Dairesi 2016/6965 E. , 2018/4459 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
HÜKÜM : Sanık ... hakkında beraat,
Sanık ... ve ... hakkında mahkumiyet
A-Sanık ... hakkında sahte fatura kullanma suçundan verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Şikayetçi kurum vekilinin dosyaya sunduğu tarihsiz davaya katılma dilekçesinde sadece sanık ..."ın ismine yer verildiği, kovuşturma aşamasında ayrıca şikayet içerir bir beyanın tutanağa geçmediği, şikayetçi kurumun katılmadığı 17.07.2012 tarihli duruşmada mahkemece "sanık ismi zikredilmeden" verilen katılma kararının sanık ..."ı kapsamayacağı, bu nedenle adı geçen sanık yönünden şikayetçi kurumun kamu davasında "müdahil" sıfatı kazanmadığı cihetle; şikayetçi kurumun sanık ... yönünden kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin "katılan sıfatı yokluğu nedeniyle" 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
B-Sanık ... hakkında "2005 takvim yılında sahte fatura kullanma" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
2005 takvim yılına ait suça konu faturaların KDV indiriminde kullanılmış olmaları ve düzenlenen en son faturanın 03.12.2005 tarihli olması nedeniyle, suç tarihinin 21.01.2006 olduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "2005 takvim yılında sahte fatura kullanmak" suçunun, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan yasa maddesinde öngörülen cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı Kanunun 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının suçun işlendiği 21.01.2006 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkında açılan kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCK"nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
C-Sanık ... hakkında "2006 ve 2007 takvim yılında sahte fatura kullanma" suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a)Sahte fatura kullanma suçunda, 2006 takvim yılı için faturaların en son Eylül ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin "21.10.2006" olacağı, 2007 takvim yılı için faturaların en son Kasım ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin "25.12.2007" olacağı cihetle; suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde temel cezanın üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak düzenlendiği gözetilmeksizin ve temel cezanın teşdiden uygulandığına ilişkin bir gerekçe de gösterilmeden 3 yıl hapis cezası olarak takdir edilmek suretiyle fazla ceza tayini,
b)Kabule göre de;
1-Aynı takvim yılı içerisinde birden çok sahte fatura kullanan sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
D-Sanık ... hakkında "2006 ve 2007 takvim yılında sahte fatura kullanma" suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1-Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2012 tarih ve 2012/4152 esas sayılı iddianamesi ile sanıklar hakkında "2005, 2006 ve 2007 takvim yıllarında sahte fatura kullanmak" suçlarından kamu davası açılmış ise de, dosya içersindeki 02.12.2010 tarih ve 383 sayılı mütaalanın sadece sanık ... hakkında verildiği, sanık ... hakkında verilmiş herhangi bir mütalaa bulunmadığı anlaşıldığından; öncelikle durma kararı verilip, 213 sayılı VUK"nın 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaanın verilip verilmeyeceği Vergi Dairesi Başkanlığından sorularak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-Kabule göre de;
a)Sahte fatura kullanma suçunda, 2006 takvim yılı için faturaların en son Eylül ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin "21.10.2006" olacağı, 2007 takvim yılı için faturaların en son Kasım ayı KDV beyannamesinde kullanılması nedeniyle suç tarihinin "25.12.2007" olacağı cihetle; suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 4369 sayılı Yasa ile değişik 359/b-1. maddesinde onsekiz aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 276. maddesi ile değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/b maddesinde temel cezanın üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak düzenlendiği gözetilmeksizin ve temel cezanın teşdiden uygulandığına ilişkin bir gerekçede gösterilmeden 3 yıl hapis cezası olarak takdir edilmek suretiyle fazla ceza tayini,
b-Aynı takvim yılı içerisinde birden çok sahte fatura kullanan sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
c-5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanıkların sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 10.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.