
Esas No: 2014/1876
Karar No: 2014/7734
Karar Tarihi: 08.04.2014
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/1876 Esas 2014/7734 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Adana 6. İş Mahkemesi
Tarihi : 03/12/2013
Numarası : 2013/168-2013/655
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; HUMK"nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, servis mekanik bölümünde çalışmış bulunan M.. Ö.., firmanın karşısında yeni açılan Hyundai Noyaner Plaza ile firmadan aldığı ücretin 150-200 TL fazlasına iş bulduğunu ve tabiri caizse daha fazla ücretle transfer olduğunu, ancak Mehmet Ölker"in, transfer olup hem daha fazla para kazanmak hem de aslında istifa etmek zorunda olduğu işyerinden alamayacağı kıdem tazminatını almaya çalışarak kötü niyetli bir çalışma gayreti içerisine girdiği, bu yüzden SGK"ya başvuru yaptığını ve önceki çalışmalarını da gösterecek şekilde 15 yıl ve 3600 prim gününü doldurduğunu belirtir bir yazı aldığını ve yazı ile birlikte firmanın hemen karşısındaki Hyundai Plazada belli bir süre sigortasız ve sonrasında da sigortalı olarak çalışmaya başladığını, yeni işe girdiği Hyundai Plaza daha işçi çıktığı sırada tam anlamıyla bitmediği için işçinin orada boya ve benzeri işleri, firma yetkililerinin gözünün önünde yapıyor ve çalışıyor iken, yeni işe girdiği firmanın Aralık ayına açılışını yapıp fiilen çalışmaya başladığını, dolayısıyla davacının Hyundai Plaza"ya transfer olduğunu, işçinin yeni başladığı firmanın eleman bulmak için böyle bir yol izlemesinin mantığa uygunsa da sonuçlarına katlanılması gerektiğini, oysa davalı kuruma yalan yanlış beyanlarda bulunarak, firmanın adının bile kirletilmeye çalışıldığını, kuruma ücretlerini, fazla mesailerini ve yıllık ücretli izin alacaklarını vermediklerini beyan etmişseler de kurumca bu gerçege aykırı beyanların dikkate alınmadığı ve incelenen evraklarda işçinin doğruları söylemediği kurum tarafından belirlenip karara bağlanmış olmakla bu kararların doğru olup diğer kıdem tazminatı yönünden ise kurumun yorumu olamayacağından kanunun birebir uygulanmış ve kötüniyet varlığı veya yokluğunun mahkemece yapılabileceğinden kurum tarafından bunun yapılmadığını dolayısıyla hukuka uygun olmayan bu kurum kararının iptali gerektiği, işçinin işyerinden ilk ayrıldığı andaki iradesinin tespitinin önemli olduğunu, işçinin iradesinin emeklilik yaşını beklemek değil asıl niyetinin 150-200 TL fazla para veren başka bir işyerinde çalışmak olduğunu, kıdem tazminatına esas hesaplamada işçinin aylık brüt 3000.00 TL. aldığı tespiti yapılmışsa da bu durumun da hatalı bir tespit olduğunu, son bordrosunda çıkışı ile birlikte kullanmadığı yıllık ücretli izni ve prim uygulaması da yansıtılmış olup bundan dolayı yüksek bir rakam çıktığını, son brüt ücretinin 1800.00 TL. civarında olduğunu belirterek A.. M..nün 14.01.2013 tarih ve 22142 sayılı M.. Ö.. işçi şikayeti yazısının netice kısmında yazılan işçiye kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğine dair İdarece yapılan tespit kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili ise, kurumun yasaların kendisine verdiği görevleri yerine getirdiğini ve şikayet üzerine işverenden ilgili belgeleri talep ettiğini, bu belgelerin ve işveren vekili ile yapılan görüşme neticesinde şikayetçinin kıdem tazminatına hak kazandığını diğer taleplerine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığının belirlediğini, kurumun tespitinin kesin olmadığını, tarafları bağlamayacağını, taraflardan her birinin veya birisinin yapılan tespiti kabul etmiyorsa nihai karar için yargı yoluna gideceğini, yapılan tespitin usul ve yasaya uygun olup haksız ve hukuki dayanaktan yoksan olarak açılan davanın reddi gerektiğini, kurumun işlemine karşı açılan iptal davasının idari yargıda görülmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme, hukuki yarar yokluğu nedeniyle HMK 114/1-h ve HMK 115/2 gereği davanın usulden reddine karar verilmiştir.
4857 Sayılı Kanun 6111 Sayılı Yasa 78. Maddesi ile değişik 92/3 maddesi “Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri ile işçi şikayetlerini incelemekle görevli bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir. İş müfettişleri tarafından düzenlenen raporların ve tutulan tutanakların işçi alacaklarına ilişkin kısımlarına karşı taraflarca otuz gün içerisinde yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İş mahkemesinin kararına karşı taraflarca 5521 sayılı Kanunun 8 inci maddesine göre kanun yoluna başvurulabilir. Kanun yoluna başvurulması iş mahkemesince hüküm altına alınan işçi alacağının tahsiline engel teşkil etmez.” düzenlemesini içermektedir. Madde içeriğinden işçi şikayetlerinin iş müfettişleri ve bölge Müdürlüğü memurları tarafından incelenebileceği anlaşılmaktadır.
Maddenin değişikliğinden önceki düzenleme incelendiğinde çalışma hayatına ilişkin raporların sadece iş müfettişleri tarafından tutulabildiği, 6111 Sayılı Kanun ile bölge Müdürlüğü memurlarının da denetlemeye yetkili kılındıkları anlaşılmaktadır. Bu değişiklik dışında ayrıca kararlara karşı yargı yolu da düzenlenmiştir.
Maddedeki açık düzenlemeye göre sadece iş müfettişi raporlarına karşı adli yargı yolu açık bırakılmıştır. Tutanak düzenlemeye yetkili bölge müdürlüğü memurları tarafından tutulan tutanaklara ilişkin yasa yolundan maddede bahsedilmemiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası 125. Maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. Bölge Müdürlüğü memuru tarafından tutulan tutanaklara karşı adli yargının görevli olduğuna ilişkin düzenleme bulunmadığına göre Anayasanın açık hükmü karşısında davaya bakmakla idari yargı yeri görevlidir.
Mahkemenin hukuki yararın varlığı veya yokluğunu tartışabilmesi için uyuşmazlığı çözmekle görevli olması gerekir. Yukarıda açıklandığı üzere davacı bu rapora karşı ancak idari yargı yoluna başvurabilir.
Mahkemenin yargı yolu hususunu gözetmeden yazılı şekilde karar vermesi hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 08/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.