19. Ceza Dairesi 2019/18939 E. , 2021/2222 K.
"İçtihat Metni"
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’na muhalefet suçundan sanık ..."ın anılan Kanun"un 63 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 52/2. maddeleri gereğince 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Eskişehir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/01/2018 tarihli ve 2016/742 esas, 2018/10 sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 20/02/2019 gün ve 94660652-105-26-1121-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekinde bulunan dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/02/2019 gün ve KYB-2019/21085 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 03/03/2016 tarihli ve 2014/21037 esas, 2016/1833 karar sayılı ilâmında yer alan, "... Sanığın, katılanın kimlik bilgilerini kullanarak hat çıkartan kişinin ... olup olmadığı konusunda gerekli araştırma yapmayarak abonelik sözleşmesi yaptığından bahisle özel belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiği gerekçesi ile hakkında açılan kamu davasında, aşamalardaki savunmalarında suçlamayı red etmesi, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarının 16.07.2012 tarihli raporunda sözleşme altındaki imzaların katılana ait olmadığının tespit edilmesine rağmen; sözleşme ile ekindeki nüfus cüzdan fotokopisi üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olduğu hususunda bir araştırma yapılmadan kararın verilmiş olması karşısında; maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; suça konu sözleşme ile ekindeki belge üzerindeki yazı ve rakamlar ile sözleşmedeki katılana atfen bulunan imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması..." şeklindeki açıklamalar karşısında,
Müşteki Kadir Topbaşlı adına sahte olarak düzenlendiği iddia edilen 0... numaralı hatta ait abonelik sözleşmesi nedeniyle, söz konusu hatta ilişkin belgedeki imzanın müştekiye ait olmadığının 17/02/2016 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenmesi karşısında, söz konusu abonelik sözleşmesindeki imza ve yazıların kime ait olduğunun tespitine yönelik olarak; öncelikle sanığın ve o tarihte emri altında çalıştırdığı kişilerin kimlik bilgileri tespit edilip bu kişilerin imza ve yazı örneklerinin temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılması ve bu kişilerin tanık olarak dinlenilmelerinden sonra sanığın hukukî durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla, gereği görüşülüp düşünüldü;
5809 sayılı Kanunun "cezai hükümler" başlıklı 63/10 maddesinde, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu, suçun maddi unsurunun "...fıkralarına aykırı hareket ederek bu işi bizzat yapanlar..." şeklinde belirlendiği, maddede yazılı "...bu işi..." ifadesinin, suçun unsurlarını oluşturan seçimlik hareketleri nitelediği, atıfta bulunulan 5809 sayılı Yasanın 56. maddesinin 4. fıkrasında yazılı seçimlik hareketlerin, kişinin bilgisi ve rızası dışında, abonelik tesisi, abonelik işlemi yapılması, elektronik kimlik bilgisini haiz cihazların kayıt işlemi yapılması ve yaptırılması, bu amaçla gerçeğe aykırı evrak düzenlenmesi, evrakta değişiklik yapılması ve bunların kullanılması" olduğunun anlaşıldığı, bu düzenlemeler ışığında suçun sübutu bakımından, sanığın adı geçen sözleşmeyi mutlaka kendi el yazısıyla düzenleyip imzalaması şartı aranmadığı, söz konusu evrakta değişiklik yapmak veya gerçek dışı hazırlanan evrakı kullanmak fiillerinden her hangi birini gerçekleştirmesi, abonelik sözleşmesi hazırlamak dışında herhangi bir abonelik tesisi veya işlemi yapması veya yaptırması halinde de suçun maddi unsurlarının oluştuğunun kabul edilebileceği cihetle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 01/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.