16. Hukuk Dairesi 2016/14700 E. , 2019/9095 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı belirtilerek; dava tarihinden 20-30 yıl (1986 yılı öncesine) öncesine ait iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları ve memleket haritalarının getirtilmesi, davalı ... tarafından taşınmazın öncesinin mera olduğu ileri sürüldüğünden ve çevresindeki taşınmazların 4753 sayılı Yasa uyarınca Toprak Tevzii çalışmaları sonucu tapuya bağlanmış olduğu dikkate alınarak Toprak Tevzii Komisyonu tarafından dava konusu taşınmaz bölümü hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı, dava konusu taşınmaz bölümünün bulunduğu köy içinde mera tahsisi yapılıp yapılmadığının sorularak varsa mera tahsis kararları, ekleri ve haritaları ile komşu parsellerin tapulama tespitine tapu kayıtlarının yanında vergi kayıtlarının da esas alındığı gözetilerek komşu parsellere tespit sırasında uygulanan vergi kayıtlarının da getirtilmesi, bundan sonra, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, komşu kadastro çalışma alanındaki mahalle ya da köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıkları ile üç ziraat mühendisi, kadastro fen bilirkişisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi, dava konusu taşınmaz bölümünü içine alan mera tahsisi var ise meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukuken değer taşımadığı, taşınmaz yapılan tahsisin dışında ise toprak tevzii komisyonunun mera niteliğini değiştirme yetkisi bulunması nedeniyle tahsis dışında bırakılan taşınmazların öncesi mera olsa bile tahsisin kesinleşmesi ile birlikte mera niteliğinin kalkacağı ve koşullarının varlığı halinde zilyetlik yoluyla iktisabının mümkün olacağının göz önünde bulundurulması, bu durumda koşulların varlığını belirlemek bakımından taşınmazın hangi tarihte kim tarafından imar-ihyasına başlandığı, imar-ihyanın hangi tarihte bittiği, taşınmaz üzerinde ekonomik amacına uygun tarımsal zilyetliğin hangi tarihte başladığı ve kim tarafından ne şekilde sürdürüldüğünün belirlenmesine çalışılması; ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 09.07.2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 6.253,19 metrekare ve (B) harfi ile gösterilen 7.085,32 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümlerinin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu taşınmaz bölümleri üzerinde, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmiş olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, mahkemece uyulan bozma ilamında, çekişmeli taşınmazın taşlık olarak tespit harici bırakılması nedeniyle, tespit harici bırakıldığı tarihteki niteliğine göre imar-ihyaya muhtaç yerlerden olduğundan, imar-ihya koşullarının oluşup oluşmadığının yöntemince araştırılması; Hazine tarafından taşınmazın meradan açma olduğu iddia edildiğinden, taşınmazın niteliği itibariyle kazanmaya elverişli olup olmadığının belirlenmesi ve yukarıda belirtilen eksikliklerin dosyaya getirtilmesi hususlarına değinildiği halde, sözü edilen bilgi ve belgeler yöntemince araştırılıp ilgili mercilerden sorulup getirtilmemiş, yöntemince mera ve zilyetlik araştırması yapılmamış, Harita Genel Komutanlığı’nın cevabi yazısında; dava konusu yere ilişkin sadece 1957, 1973, 1984 ve 1986 yıllarına ait hava fotoğraflarının bulunduğu belirtilmiş olmasına rağmen, hava fotoğrafların tamamı getirtilmediği gibi, sadece 1973 tarihli hava fotoğrafı üzerinde birbiriyle çelişen iki farklı jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişisine inceleme yaptırılmış, ziraat bilirkişi kurulunun yetersiz raporu ve yerel bilirkişilerin soyut nitelikteki beyanlarına itibar edilerek hüküm verilmesi cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, Toprak Tevzii Komisyonu tarafından dava konusu taşınmaz bölümleri hakkında ne gibi bir işlem yapıldığı, hangi tevzi parseline isabet ettikleri araştırılmalı, varsa tevzi haritası, belirtmelik tutanağı ve tablendikatif ile, dava konusu taşınmaz bölümlerinin bulunduğu köy içinde yetkili idari merciler tarafından 4342, 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca mera tahsisi yapılıp yapılmadığı Özel İdare Müdürlüğü, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Valilik"ten ayrı ayrı sorulup saptanmalı, varsa mera tahsis kararları, ekleri ve haritaları ile dava konusu taşınmaz bölümlerine komşu parsellere tespit sırasında uygulanan vergi kayıtları da getirtilmeli, dava konusu taşınmaza ilişkin yukarıda belirtilen tarihlere ait bulunduğu belirtilen hava fotoğrafları getirtilip dosya bu şekilde keşfe hazır hale getirildikten sonra, taşınmaz bölümleri başında taşınmazın bulunduğu köy ile komşu köylerden yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, daha önceki keşiflere katılmayan üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi heyeti, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve teknik bilirkişinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; keşifte yerel bilirkişiler yardımı ve teknik bilirkişi eli ile varsa tevzi haritası ve mera tahsis haritası ile kadastro paftası çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, dava konusu taşınmaz bölümlerinin 4753 sayılı Yasa ile yapılan çalışmalardaki konumu kesin olarak belirlenmeli; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin öncesinin ne olduğu, kim tarafından ne zamandan beri, ne suretle kullanıldığı, mera olup olmadığı, bozma öncesi keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin, taşınmazın bir yönünde mera olduğunu belirtmiş olmaları nedeniyle, belirtilen meradan ayrılan unsurların bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin niteliğiyle ilgili önceki tarihli ziraatçı bilirkişi raporlarını da irdeler mahiyette ve komşu tescil harici taşınmazlar ve komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde, toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera vasfında olup olmadığını, komşu taşınmazlardan nasıl ayrıldığını, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetlik var ise zilyetliğin şeklini ve süresini bildiren, taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisinden, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğrafları üzerinde stereoskop aletiyle inceleme yaptırılmak sureti ile, çekişme konusu taşınmaz bölümlerinin hava fotoğraflarında gösterilmesi istenilmeli ve taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığının, imar-ihyasına ne zaman başlanıldığının ve hangi tarihte tamamlandığının belirlenmesine çalışılmalı; teknik bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; taşınmaz bölümlerinin tevzide mera haritası kapsamında kalıp, öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmeli; mera haritası kapsamında kalıp kadim nitelikte mera olmadığının anlaşılması halinde, tevzi tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 46/1, 14 ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği, mera haritası kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde ise, dava tarihine kadar Kadastro Kanunu’nun 14. ve devamı maddelerinde sözü edilen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının davacı lehine gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmalı; dava konusu taşınmazın sınırında bulunan 50 parsel sayılı taşınmaz davacı tarafından 2004 yılında satın alındığına göre, davacının dava konusu taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin 2004 yılından önce başladığı ve kazanmayı sağlayacak süreye ulaştığı duraksamasız saptanmalı ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.