13. Hukuk Dairesi 2015/21762 E. , 2017/10197 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı tarafından... ilçesi, 2147 Ada, 6 Parsel üzerine inşa edilen binadan 33 numaralı bağımsız bölümü 07.01.2011 tarihli daire satış sözleşmesi ile satın aldığını, 27.06.2011 tarihinde tapuda devrin yapıldığını, yaptırılan tespit sonrası alınan bilirkişi raporunda eksikliklerin tespit edildiğini, eksikliklerin giderilmemesinin zararın büyümesine neden olacağının da raporda belirtildiğini, bilirkişi raporuna rağmen eksikliklerin giderilmesi konusunda hiç bir çalışma başlatılmadığını, zararın daha fazla büyümemesi gayesi ile bağımsız bölüm içindeki ayıpların kendisi tarafından giderilmek zorunda kaldığını, davalı hasara sebep olan ayıpları ivedi olarak gidermediğinden mutfak dolaplarının ve parkelerin kabardığını, bu nedenle değiştirmek zorunda kaldığını ileri sürerek; davalının yapması gereken tadilatlar için 10.686,00 TL, delil tespiti masrafı 660,00 TL, geç teslimden kaynaklı 14,5 aylık kira bedeli olan 9.425,00 TL, çekilen kredi nedeniyle 3000,79 TL faiz ve masraf, 1.374,00 TL damga vergisi, 738,63 TL ortak alanlardaki ayıplara ilişkin olmak üzere toplam 25.884,42 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini dilemiştir.Mahkemece, açık ayıplara yönelik talebin reddine, ortak alanlardan eksik bırakılan işler nedeni ile davacının arsa payı oranında hissesine düşen 838,00 TL ile daire içerisindeki gizli ayıplar nedeni ile bilirkişi raporu ile belirlenen 14.118,00 TL ve geç teslim nedeni ile mahrum kalınan kira kaybı olan 9.425,00 TL olmak üzere toplam 23.543,00 TL nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalıdan satın aldığı bağımsız bölümdeki ayıplar nedeniyle yapılan masrafların, geç teslimden kaynaklı kira bedelinin tazmini, ortak alandaki ayıplı işler bedelinin tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK.’nun “taleple bağlılık ilkesi” başlıklı 26/1 maddesinde hâkimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ve talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davacı, dava dilekçesinde açıkça dairedeki ayıplar nedeniyle 10.686,00TL, ortak alandaki ayıplara ilişkin olarak da 738,63TL alacağın tahsili talebinde bulunduğu halde, mahkemece emredici nitelikteki anılan yasa maddesi hükmüne aykırı olarak, dairedeki ayıplar yönünden 14.118,00TL, ortak alandaki ayıplara yönünden ise 838,00 TL"ye hükmedilmiştir. Oysa ki, sözü edilen yasa maddesi uyarınca, mahkemenin talepten başka bir şeye karar vermesi mümkün bulunmamaktadır. O halde mahkemece, davacının talebi yönünde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-6100 sayılı HMK.nun 294. maddesi gereğince mahkemece yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu hükümler kamu düzeni ile ilgili olup, resen gözetilir. Anılan yasa hükümleri dikkate alındığında somut olayda; mahkemece hükmedilen kalemlerin toplamı 24.381,00TL olduğu halde hükümde kalemler tek tek belirtildikten sonra toplam 23.543,00TL"nin tahsiline denilmek suretiyle infazda tereddüt yaratacak şekilde müphem ve çelişkili hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, açıklanan yasa hükümleri doğrultusunda hangi davalı hakkında ne şekilde karar tesis edildiği açıklanarak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde yeniden karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
3-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 ve 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.