16. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14683 Karar No: 2019/9092 Karar Tarihi: 27.12.2019
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2016/14683 Esas 2019/9092 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilen bir tescil davasında, mahkeme kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği gerekçe göstererek davacının adına tescil kararı vermiştir. Ancak, davalı Hazine vekilinin itirazları sonucu Yargıtay, mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu ve Anayasa ve HMK'nın gereklerine uygun olmadığını belirtmiştir. Mahkemenin kararı incelendiğinde, toplanan delillerin tartışılmadığı ve hüküm fıkrasında nasıl bir sonuca varıldığına dair açıklama yapılmadığı görülmüştür. Bu sebeplerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabul edildiği ve mahkeme kararının bozulduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Anayasa'nın 141/3. maddesi ve HMK'nın 297. ve 298. maddelerinin gerekliliği vurgulanarak, kararların gerekçeli olması ve tarafların haklarının korunması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri: Anayasa'nın 141/3. maddesi, HMK'nın 297. ve 298. maddeleri.
16. Hukuk Dairesi 2016/14683 E. , 2019/9092 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı ..., .... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1975 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 24.02.2016 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 16.045,58 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünde, toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmadığı; "tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davanın kısmen kabulüne" karar verildiğinin açıklanması ile yetinildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan ilke ve açıklamalar karşısında böyle bir açıklamanın "gerekçe" olarak kabulü mümkün değildir. Bu haliyle mahkemenin kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması Anayasa"nın 141. ve HMK"nın 297. maddeleri hükmüne uygun bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.