Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/577
Karar No: 2019/4612
Karar Tarihi: 22.05.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/577 Esas 2019/4612 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/577 E.  ,  2019/4612 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, haczedilmezlik itirazına ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen 13.12.2016 tarihli kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı, Kurumun prim alacağı nedeniyle haciz koyduğu evinin haline münasip ev olduğunun tespiti ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı Kurum, kurum işlemlerinin yasa ve usule uygun olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    Yerel Mahkemece, davanın kabulüne, taşınmazın davacının haline münasip evi olduğuna ve Kurum tarafından konulan haciz şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş olup, kararda temyiz süresinin tebliğden itibaren iki hafta olduğu belirtilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu yasal süre içerisinde gerçekleştirilmediğinden istinaf dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı avukatı, kurum işleminin yerinde olduğu, istinaf başvurusunun süresinde olup, süre aşımı nedeniyle red kararının yerinde olmadığı nedenleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    İnceleme konusu davada ilk derece mahkemesi, davanın kabulüne, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar vermiştir.
    Davalı Kuruma gerekçeli karar 26.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, Kurum 07.11.2016 tarihinde istinaf talebinde bulunmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusu yasal süre içerisinde yapılmadığından dolayı istinaf dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Somut dosyada, davalı Kurum tarafından söz konusu karara karşı yasal temyiz süresi geçtikten sonra, ancak mahkemece verilen iki haftalık süre içerisinde istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
    Karar tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararlara karşı 8 gün içinde istinaf talebinde bulunulması gerekmektedir. Mahkeme ise, kararında iki haftalık süre içerisinde istinaf yasa yoluna gidilebileceğini belirtmiştir.
    Temyize konu uyuşmazlık, hâkimin temyiz süresi konusunda tarafı yanıltması halinde hâkimin verdiği temyiz süresinin mi yoksa kanundaki temyiz süresinin mi geçerli olacağı hususundadır.
    1982 Anayasa’sının Hak Arama Hürriyeti başlığı altında 36. maddesi;
    “(Değişik: 3/10/2001-4709/14 md.)Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
    Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.”
    Yine Anayasa’nın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlığı altında 40. maddesi;
    “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.
    (Ek fıkra: 3/10/2001-4709/16 md.) Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.
    Kişinin, resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır.”
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde Adil Yargılanma Hakkı başlığında;
    “Her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleriyle ilgili nizalar gerek cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan, kanuni, müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından dâvasının mâkul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir.”
    Belirtilen düzenlemeler ışığı altında, adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir.
    Hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Bu ilkeler, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
    Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir haktır. Ancak bu sınırlandırma, mahkemeye, kanun yollarına erişim hakkının özüne zarar verecek şekilde uygulanmamalıdır. Mahkemeye başvuru hakkının birtakım sürelere tabi tutulması mümkün ise de mahkemeler, usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı uygulamalardan kaçınmalıdırlar.
    Anayasa’nın 40. maddesinde “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmünün gerekçesinde; bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanmasının amaçlandığı, son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, merci ve sürelerin belirtilmesinin hak arama, hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk haline geldiği belirtilmektedir.
    Kanunlarda temyiz süresi ile ilgili tek bir süre yoktur. Davalara veya mahkemelere özgü farklı temyiz süreleri öngörülmüştür. Bu nedenle hem Anayasa’da hem de HMK’da hâkim tarafından tarafın hangi sürede hangi kanun yoluna başvurabileceğinin belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Mevzuatımızdaki dağınıklık bunu zorunlu kılar. Zira somut olayda olduğu gibi hâkim bile kanundaki süreleri karıştırabilmektedir. Hâkimin yanıldığı bir konuda davanın taraflarını sorumlu tutmak hakkaniyet ile bağdaşmaz.
    Bu konuda yapılan bireysel başvurular üzerine Anayasa Mahkemesi, mevzuat hükümlerini açıkladıktan sonra, ilk derece mahkemesince kanun yolu süresinin doğru bir şekilde belirtilmediğini, temyiz süresinin taraflara doğru gösterme yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, başvurucuların temyiz hakkını kullanmasını imkansız kılacak ölçüdeki yorumun kabul edilemeyeceğini, bu açıdan kararın başvurucuların mahkemeye erişim hakkının özünü zedelediği sonucuna ulaşıldığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna dair kararlar vermektedir. (Anayasa Mahkemesinin, 20.03.2014 gün ve 2012/1034 başvuru numaralı, 20.01.2016 gün ve 2013/7114 başvuru numaralı kararlarında olduğu gibi)
    Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kararları, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde ifadesini bulan adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı ve uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilme hakkına uygundur. (AİHM Edificaciones March Gallego S.A/İspanya B.No: 28028/95, 19/2/1998& 34 ve Rodriguez Valin/İspanya, B.No: 47792/99, 11/10/2011, & 22,... 26/7/2007, & 29 sayılı kararlarında olduğu gibi)
    Üzerinde durulması gereken hususlardan birisi de hâkimin kanunlarda bulunan süreleri değiştirip değiştiremeyeceği konusudur. Burada söz konusu olan, hâkimin kanunda düzenlenen süreler hakkında yanılmasıdır. Hâkimin olaya uygulanması gereken süre yerine yine kanunda düzenlenen başka bir süreyi olaya uygulamasıdır. Yoksa hâkimin kanunda belirtilen süreleri değiştirmesi, artırması veya eksiltmesinin kabulü mümkün değildir.
    Usul kanunlarındaki sürelerin karışıklığı, dava türlerine göre tek kanun yolu süresi öngörülmek yerine farklı farklı sürelerin düzenlenmesi, bu sürelerin uygulanmasında hâkimin de yanılması, mahkemelerce vatandaşlara hangi sürede hangi mercie başvuru hakkının belirtilmesi zorunluluğu ve devlete güven, hukuki güvenlik ilkeleri karşısında somut olay bakımından davacı temyizinin süreden reddi aşırı şekilcilik olduğundan yerinde değildir. Belirtilen nedenlerle davalı Kurum temyizinin süresinde olduğu kabul edilerek istinaf incelemesi yapılması gerekirken istinaf talebinin süreden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi