21. Hukuk Dairesi 2017/1822 E. , 2017/6989 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
A)Davacı İstemi :
Dava, eşinden 5434 sayılı Kanun kapsamında ölüm (dul) aylığı almakta olan davacıya, babasından dolayı 1479 sayılı Kanun kapsamında bağlanan ölüm aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptali, 26.722,27 TL borçlu olmadığının tespiti, bu borç sebebiyle almakta olduğu aylıktan yapılan kesintilerden 2.850TL"nin yasal faizi ile iadesi ile aylığın kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması, ödenmeyen aylıklardan şimdilik 5.500 TL"nin ödenmesi gereken tarihlerden yasal faizi ile tahsili istemine ilişkindir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili,davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve kararı :
Mahkemenin; davacının eşinin 07/07/1999 tarihinde, babasının 28/08/1988 tarihinde vefat ettiği, eşi Mustafa Karabulut"dan dolayı 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa göre dul aylığı bağlandığı, 04/10/2001 tarihinde 384 656 951 Bağ-Numaralı babası ..."dan dolayı tarafına ölüm aylığı bağlanması için davalı kuruma müracaat ettiği, davacıya 01/11/2001 başlangıç tarihli ölüm aylığı bağlandığı, davacının eşinden almakta olduğu dul aylığının asgari brüt ücretin üstünde olduğu gerekçesi ile babasından dolayı bağlanan ölüm aylığı iptal edildiği, 02/08/2003 tarihinde yayımlanan 4956 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle, 1479 sayılı Kanunun ölüm aylığı bağlanma koşullarına ilişkin, "geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak" koşulunun kaldırıldığı, davacının kendi çalışması ve/veya kendi çalışmalarından dolayı tarafına bağlanan aylık ve ya gelir bulunmadığı, 4956 sayılı Kanunla değişik 1479 sayılı Kanunun 45.maddesinde sıralanan tüm koşulları yerine getirdiği, aynı Kanunun 46.maddesinde aylığın hangi hallerde kesileceğinin tahdidi olarak sayıldığı, eşden dolayı alınan dul aylığının asgari ücretin üzerinde olması halinde aylığın kesileceğine ya da iptal edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı, 1479 sayılı Kanunun 46.maddesinin 2.fıkrasında yer alan “Ancak evliliğin son bulmasıyla kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” hükmü davalı kurum tarafından hem eş hem de baba 1479 sayılı Kanun kapsamında ise uygulanabileceği, başka sosyal güvenlik Kanunlarına tabi olan eş açısından söz konusu hükmün uygulanamayacağı gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir
İstinaf başvurusu :
Davalı Kurum vekili; somut davaya ilişkin istinaf sebepleri ileri sürmemiş, davanın reddine karar verilmesi gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu ;davacının eşinin vefat ettiği 07/07/1999 tarihinde yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanun"un 45/2-(c) bendine göre yapılan değerlendirmeye göre "davacının eşinden almakta olduğu 5434 sayılı Kanun kapsamındaki dul aylığının geçimini sağlamaya yetecek miktarda olduğu" ve bu nedenle ölüm aylığına hak kazanamadığı gibi, davacıya eşinden bağlanan dul aylığının babasından bağlanan ölüm aylığından daha fazla olduğu ve böylece 4956 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Kanun"un 45/2-(c) ve 5510 sayılı Kanun"un 54"üncü maddesinin 1/a-5 numaralı bendine göre davacının 5434 sayılı Kanun kapsamında dul aylığı yanında 1479 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığına hak kazanmasının mümkün bulunmadığı, Kurumun aylığın kesilmesi ve borç tahakkukuna dair işleminin yerinde olduğu anlaşılmakla; mahkemece "davanın reddine" karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde "davanın kabulüne" karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.
E)Temyiz :
Davacı temyiz nedenleri :
Davacı vekili, davacının eşi emekli sandığına tabi olduğunu , babasının Bağ kur"lu olduğunu, yasa gereği iki aylığıda alması gerektiğini, bu nedenle mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Dosya içindeki kayıt ve belgelerden; davacının eşinin 07/07/1999 de öldüğü ve 5434 sayılı Emekli Sandığına tabi olduğu, davacının babası 28/08/1988 de öldüğü ve 1479 sayılı yasaya tabi olduğu; Kurum"un, davacının eşinden almakta olduğu dul aylığının asgari brüt ücretin üstünde olduğu gerekçesi ile babasından dolayı bağlanan ölüm aylığı iptal ettiği anlaşılmıştır
Uyuşmazlık, davacının eşinin ölümü nedeniyle 5434 sayılı Emekli Sandığı Yasası uyarınca aldığı ölüm aylığı yanında, 1479 sayılı Yasaya tabi olan anne veya babasının ölümü nedeniyle ayrıca ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan yasal mevzuat aşağıda özetlendiği şekildedir;
1- 01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesinde " geçimini sağlayacak başka bir gelirleri olmamak kaydı ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanacağı hükmü yer almaktadır.
2-04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK ile 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesinde değişiklik yapılarak " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanacağı hükmüne yer verilmiştir. Aynı KHK ile 46/2 maddesi değiştirilerek, " Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir. hükmü getirilmiştir.
3-04.10.2000 tarihli KHK Anayasa mahkemesinin 26.10.2000 gün ve 61/34 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.
4-4956 sayılı Yasa, 08.08.2001 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş ve bu kez 1479 sayılı Yasanın 45/c maddesi "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır şeklinde değiştirilmiştir.
Aynı Yasa ile 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesine, "Ancak, evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olan ödenir." hükmü getirilmiştir.
Kurumun bu yasal değişiklikler sırasında kız çocukları bakımından uygulamasına gelince; davalı Kurum, 4956 sayılı Yasa ile 08.08.2003 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, 45/2. madde hükmünde yer alan " bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine " aylık bağlanır" hükmünü dikkate alarak, 08.08. 2003 tarihinden sonra hak sahipleri yararına getirilen yasal düzenleme uyarınca bu tarihten önce ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına da ölüm aylığı bağlamıştır. Kurum, farklı sigortalılık kanunlarına göre bağlanan aylıklar söz konusu olduğundan 1479 sayılı Yasanın 46/2 maddesini hiçbir zaman uygulamamıştır. Zira, 1479 Yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
... 2011/58 sayılı genelgesinin 90. sayfasında yer alan örnek:3 te, "5434 sayılı Yasaya göre eşten ve 1479 sayılı Yasaya göre babadan 5510 sayılı Yasanın 4/1-a maddesinden aynı anda ölüm aylığı alınabileceğini, Aynı genelgenin 99. sayfasında, "eşten 506, anneden 5434, ve babadan 1479 sayılı yasalar kapsamında her üç aylığın tam olarak bağlanabileceğini örnek göstermiştir.
Davalı Kurum, yeni bir yasal düzenleme olmadığı halde 2013/ 26 sayılı Genelgesiyle farklı uygulamaya başlamış, 1479 sayılı Yasa ile ilgili olarak, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemleri içerisinde ölen sigortalılar yönünden, sigortalının geçimini sağlayacak bir geliri bulunmama koşulu varsa aylık bağlanacağını kabul etmiştir. Genelge, 04.10.2000-07.08.2001 ve 08.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen sigortalılar bakımından da, "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar kapsamında kendi çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağını düzenlemiştir.
Davalı Kurum, 04.10.2000-01.08.2001 ve 07.08.2003-01.10.2008 döneminde ölen Bağ-Kur sigortalılarının kız çocuklarına aylık bağlamış ve daha önce bağlanan aylıklara, ölen eşlerinden dolayı 5434 veya 506 sayılı Yasalardan bağlanan ölüm aylığının engel olmadığını kabul etmiştir. Kız çocuklarına dönemlerde ölen ana veya babalarından dolayı 1479 sayılı Yasa kapsımında bağlanan aylıklar için iptal işlemi yapılmamıştır.
Davalı Kurum, diğer aylıklara dokunmazken, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 döneminde ölen sigortalıların hak sahibi kız çocuklarına sonraki lehe olan yasal düzenlemeler gereğince bağladığı ölüm aylıklarını, diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre eşlerinden bağlanan ölüm aylıklarını gelir testine tabi tutmuştur. Kurum, geçimini sağlayacak gelirleri bulunduğu gerekçesiyle bağlanan aylıkları iptal etmiş ve ödenen aylıklar nedeniyle borç tahakkuk ettirmiştir.
Son olarak, SGK Emeklilik İşlemleri Genel Müdürlüğü 02.09.2017 gün ve 333-03003-E-5040387 tarihle "Genel Yazı" ile, 01.10.1972-03.10.2000 ve 08.08.2001-01.08.2003 dönemlerinde ölenlerin kız çocuklarına gelir testi yapılmadan, kendi sigortalılıkları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle bağlanan gelir ve aylık almamaları halinde ölüm aylıklarının bağlanmasına Yönetim Kurulunca karar verildiğini bildirmiştir.
Gerçekten, davalı Kurum bu son işlemi ile kız çocuklarına bağladığı aylıkları, 1479 sayılı Yasaya aykırı olarak kestiğini veya bağlamadığını kabul etmiştir. Ancak SGK kestiği aylıkları yönetim Kurulu Kararı uyarınca 2017 Ekim ayından itibaren yeniden bağlamasına karşın, daha önce ödediği aylıkları borç kaydetmiş ve tahsil ettiği aylıkları da iade etmemiştir.
Davanın reddine karar veren mahkemeler, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Kararlarına dayalı olarak 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 46/2 maddesine göre hem kocadan hem ana veya babadan aylığı hak kazanılması durumunda fazla ödeneceği gerekçesine dayanmaktadır. Bu değerlendirme, Sosyal güvenlik hukukunun genel yapısının gözden kaçırmaktadır. 5510 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C. Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip ayrı ayrı yasalara göre sosyal güvence sağlayan Kurumlardır. Her bir Yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade eder. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınamaz. Zira 45/3. maddedeki "1479 sayılı Kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan, bu kanunlar
- kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan" kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahi kız çocuklarının, diğer sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (kocalarından- çocuklarından) aylık almalarını 1479 sayılı Yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak kabul etmemektir. Özetle, 1479 sayılı Yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı Yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Öteyandan, 5510 sayılı Yasanın geçici 1. maddesine göre, ölüm aylıklarının bağlanmasında vs..yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı Yasa hükümleri uygulanacağından, 5510 sayılı Yasanın 54. maddesinin de somut uyuşmazlıkta uygulama yeri yoktur.
Sigortalılık hakkı veya sigortalılıktan kaynaklanan yaşlılık aylığı hakkı veya ölüm aylığı hakkı, asla tamamen hakdüşürücü süreye tabi olmadığı gibi zamanaşımına da uğramaz. 1479 sayılı Yasanın 43. maddesine göre ölüm aylıklarının beş yıl geçtikten sonra talep edilmesi halinde talep tarihinden itibaren ölüm aylığının bağlanması gerekmektedir. T.C. Anayasasının 10. maddesine göre "Herkes ...kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar" 1479 sayılı Yasanın 4956 sayılı Yasa ile değişik 45/c maddesinde yer alan, " yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve bu Yasa ile diğer sosyal güvenlik Yasaları kapsamında çalışmayan, bu yasalar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25"i," oranında aylık bağlanır" hükmü yasanın yürürlük tarihinden ölen sigortalıların kız çocukları için de uygulanmalıdır. Çeşitli yasal değişiklikler nedeniyle hak sahipleri açısından ölüm tarihlerine göre dört ayrı dönemin ikisi yönünden aylık bağlanması diğer iki dönem yönünden aylık bağlanmaması gerektiği yönündeki yorum açıkça T.C. Anayasasında yer alan eşitlik kuralına aykırı olduğu gibi genel hukuk ilkelerine de aykırıdır.
Kurumun, yukarıda sözü edilen genel yazı ile hak sahiplerine sonraki bir tarihte aylık bağlaması uyuşmazlığı sona erdirmemektedir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar vermesine dair yeniden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.
G)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.