5. Hukuk Dairesi 2019/10811 E. , 2020/4485 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasının kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca DÜZELTİLEREK ONANMASI hakkında Daireden çıkan kararı kapsayan 16/04/2019 gün ve 2017/34515 Esas - 2019/7393 Karar sayılı ilama karşı taraf vekillerince verilen dilekçeler ile karar düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R -
4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada, mahkemece uyulan bozma kararı üzerine davanın kabulüne dair verilen hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine düzeltilerek onanmış; bu karara karşı, taraf vekillerince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.Dosya içindeki bilgi ve belgelere Yargıtay ilamında yazılı gerekçelere göre davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin sair karar düzeltme istekleri HUMK"nun 440.maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirine uymadığından yerinde değildir. Ancak;Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği,Bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından;Davalı vekilinin karar düzeltme isteminin bu yönden kabulü ile 16.04.2019 gün 2017/34515 E. 2019/7393 K. sayılı düzelterek onama ilamının kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Arazi niteliğindeki ...ili, ...ilçesi, ...köyü, 1506 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Bu nedenle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.Davacı idare vekilinin temyizine gelince;1-İlk karar ile 318.718,00 TL olarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmiş olduğu ve fazla bloke edilmiş olan 8.344,40 TL"nin iadesine karar verildiği ve son kararda ise kamulaştırma bedelinin 274.644,81 TL olarak kabul edilmiş olup, ilk karar ile hüküm altına alınan bedelin mahsubu ile bulunan bedel farkı 44.073,19 TL ise de ilk karar gereği 8.344,40 TL bedel iade edilmemiş ise davacıya iade edilmesi gereken bedel farkı 52.417,59 TL olup, bu bedellerin davalı tarafça bankadan çekilmiş ise çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, çekilmemişse davacı idareye iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi;
2-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 gün 30791 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davacı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğinden,
Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının;
a)2. bendinde yer alan (tespit edilen bu bedel ile bozma kararından önce mahkemece tespit edilip idarece davalı adına bankaya yatırılan bedel arasındaki fark olan 44.073,19 TL"nin (idarece fazladan yatırılmış olan paranın) davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bankaca davalıya ödenmemişse davacı idareye iadesine) cümlesinin çıkartılmasına, yerine (İlk karar ile 318.718,00 TL olarak kamulaştırma bedelinin tespit edilmiş olduğu ve fazla bloke edilmiş olan 8.344,40 TL"nin iadesine karar verildiği ve son kararda ise kamulaştırma bedelinin 274.644,81 TL olarak kabul edilmiş olup, ilk karar ile hüküm altına alınan bedelin mahsubu ile bulunan ve davacı idareye iade edilmesi gereken bedel farkı 44.073,19 TL ise de ilk karar gereği 8.344,40 TL bedel iade edilmemiş ise davacıya iade edilmesi gereken toplam bedel farkı 52.417,59 TL olup, bu itibarla ilk karar gereği 8.344,40 TL iade edilmemiş ise 52.417,59 TL"nin, iade edilmiş ise 44.073,19 TL"nin davalı tarafça bankadan çekilmiş ise çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, çekilmemişse davacı idareye iadesine) ibaresinin yazılmasına,b)6 numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına, bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesine,Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalıdan peşin alınan karar düzeltme harcının istenildiğinde iadesine, davacı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, davalıdan peşin alınan temyiz ve taraflardan peşin alınan temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, davacı idareden peşin alındığından karar düzeltme harcı alınmasına yer olmadığına, H.U.M.K’nun 442. maddesi gözönünde bulundurularak takdiren 450,00-TL. para cezasının karar düzeltme isteyen davacı idareden alınarak Maliye Hazinesine gelir kaydedilmesine, 12/03/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.