Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/8327 Esas 2018/4399 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/8327
Karar No: 2018/4399
Karar Tarihi: 09.05.2018

Vergi Usul Kanununa muhalefet - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/8327 Esas 2018/4399 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanığın, Vergi Usul Kanunu'na muhalefet ettiği gerekçesiyle mahkumiyet hükmüne karşı yapılan temyiz itirazları reddedildi. Ancak sahte fatura düzenleme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yapılan temyiz itirazları kabul edilerek hükmün bozulması kararlaştırıldı. Bu kararın gerekçeleri şöyle özetlenebilir: suçun maddi konusunun fatura olduğu, suç konusu faturaların dosyada olmadığı ve bu nedenle incelenemediği, hükümde eksik araştırma yapıldığı ve istenen bilgilerin tam olarak verilmediği; ayrıca kanun maddelerinin yanlış uygulandığı ve bazı hakların yeterince gözetilmediği belirtildi. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır: 5409 sayılı Yasa, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ve 5320 sayılı Kanun.
11. Ceza Dairesi         2017/8327 E.  ,  2018/4399 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Vergi Usul Kanununa muhalefet
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    I- Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne karşı sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    03.07.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5409 sayılı Yasanın 23. maddesiyle değişik 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359/a-2 maddesi gereğince hapis cezasının alt sınırının 18 ay olduğu gözetilmeden, temel cezanın 1 yıl olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin, hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
    Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebebin bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
    II- 2006 takvim yılında sahte fatura düzenleme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne karşı sanık müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    1- Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu"nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ""Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır."" hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2006 takvim yılında düzenlendiği iddia olunan faturalardan, kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2- Kabule göre de;
    a) Sahte fatura düzenleme suçundan kurulan hükümde temel ceza belirlenirken, uygulama maddesinin 213 sayılı VUK"nın “359/b-1” yerine “359/2-b” olarak yanlış yazılması,
    b) 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan, sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin, hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 09.05.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.