11. Hukuk Dairesi 2016/13773 E. , 2018/4775 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... (KAPATILAN) 3.FİKRÎ VE
Taraflar arasında görülen davada ... (Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 19.01.2016 tarih ve 2013/28-2016/5 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava, 6100 sayılı Kanun"un geçici 3/2. maddesi delaletiyle uygulanması gereken HUMK 3156 sayılı Kanun ile değişik 438/1 maddesi hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, “AK” ibareli sigorta hizmetleri, finansal ve parasal hizmetler ile ilgili seri markaların müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının gerek ticaret unvanında gerekse bu ibareyi markasal kullanımının hizmet alanlar tarafından karıştırılmaya yol açtığını, fiilin haksız rekabet ve müvekkili marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek, haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin tescilli markasına tecavüzün tespitini ve önlenmesini, davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin 1992 yılında ticaret sicile tescil edildiğini ve o tarihten bu yana kesintisiz olarak faaliyetini devam ettirmekte olduğunu, müvekkilinin ... ibaresi ile veya yalnız kesik üçgen şeklindeki logosunu kullanmakta olduğunu, hizmet verilen kitlenin ibareleri veya logoyu karıştırmasının söz konusu olamayacağını, müvekkilinin kullandığı şekildeki marka başvurusunun da inceleme aşamasında olduğunu savunarak, davanın öncelikle sessiz kalma sebebiyle hak düşürücü süre dolduğundan ve esastan reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tescilli markaları ile davalının kullanımını arasında iltibas oluşacağından markaya tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olduğu, davalının 1992 yılında tescil edildiği, davalı ... marka tescil başvurusunu ise 1997 yılında yapmış olup, bu başvurusunun davacının Ak ibareli markası sebebiyle reddedildiği gibi, davalının takip eden yıllarda yine benzeri surette yaptığı birçok marka başvurusunun da aynı gerekçe ile tescil edilmeyerek reddedildiği, davacının ise bankacılık faaliyetlerini yürütmek üzere 1948 yılında ticaret siciline tescil edildiği, Ak ibareli ilk markasını ise 24/06/1996 tarihinde tescil ettirmek üzere başvurduğu, tescil edildiği tarihten itibaren bankacılık
faaliyetlerinin devam ettiği, markalarının da tescil edildiği andan itibaren davacı tarafından kullanıldığı, davalı yanın bu durumdan haberdar olmadığını ileri süremeyeceği, davalının ticaret unvanını tescilli hali ile ve unvan olarak kullanmasında herhangi bir sorun bulunmadığı, davalının kullanımı ile ilgili marka başvuruları da davacının itirazları üzerine sürekli reddedildiğinden davacının bu hususta sessiz kaldığı sonucuna varılamayacağı, davalının ısrarla ibarenin unvanda bulunması sebebiyle markasal kullanıma devam etmesinin de iyi niyetli kullanım sayılamayacağı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile men ve ref"ine, davalının “Akfactoring” ibaresinin kullanmasının engellenmesine, karar kesinleştiğinde ilanına, davalının marka başvurusu ile ilgili dava mevsimsiz açıldığından hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, marka hakkına tecavüz, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile davalı marka başvurusunun hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ile önlenmesine, davalı marka başvurusu yönünden ise dava erken açıldığından reddine karar verilmiştir.
Davalının, uyuşmazlık konusu olan "..." ibaresini ilk marka başvurusunu yaptığı 1997 yılından itibaren işbu davanın açıldığı 11.02.2013 yılına kadar kullandığı mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece, davalının geçmişte yaptığı marka başvurularının davacının itiraz etmesi nedeniyle reddedildiği, bu nedenle davacının bu kullanıma karşı sessiz kalmadığı görüşü benimsenmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de, söz konusu marka tescil başvurularına karşı bizzat davacı tarafından bir itirazda bulunup bulunulmadığı hususunun gerektiğinde TPE"den sorularak hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan taraf yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.