13. Hukuk Dairesi 2015/17700 E. , 2017/10129 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, hastane işlettiğini, davalı kurumca yapılan araştırmalar neticesinre, dava dışı kişilerin ölüm tarihinden sonra fatura edilen muayene ve tedavi kayıtları tespit edilmesi nedeniyle davalı kurum tarafından 260.000,00.TL cezai işlem uygulandığını, davacı şirketin ihmal ve kusurunun olmadığını, gerekli kontrollerin yapıldığını bu nedenlerle kesilen cezanın haksız olduğunu ileri sürerek 19/02/2014 gün ve B.13.2..... 4.35.20.02/8381146 sayılı yazı ile uygulanan 260.000,00.TL cezanın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, işlemin hukuka ve sözleşmeye uygun olduğunu, davacının kimlik kontrol etme yükümlülüğüne aykırı davrandığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı kurumun 19/02/2014 gün ve B.13.2..... 4.35.20.02/8381146 sayılı yazıları ile davacıya bildirdiği cezai şartın iptaline, taraflar arasındaki muarazanın(çekişmenin) bu şekilde giderilmesine, karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafça yapılan işlemlerin taraflar arasında akdedilen sözleşmeye uygun olmadığı ve davalı Kurum tarafından uygulanan işlemin yerinde olmakla birlikte, taraflar arasında akdedilmiş sözleşme hükümleri ile 5510 sayılı Yasanın 71. maddesi göz önünde bulundurulduğunda davacı tarafından tahakkuk eden fatura bedellerinin davalı Kurumca henüz ödemesinin gerçekleşmediği gibi davalının hali hazırda herhangi bir zararının doğmadığı, isim benzerliğinden dolayı fatura tahakkuk etmesinde herhangi bir kastın olmadığı, gerçekleşen bu olay nedeniyle davacı hakkında aralarındaki "Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesi" hükümleri gereğince uygulanan cezai işlemin yerinde olmadığı görüşü verilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, sağlık hizmeti sunucusu olan davacı hastanenin genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında ibraz edilen kimlik belgelerinin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol yükümlülüğü bulunup bulunmadığı ve bu yükümlülüğünün kapsamı noktasındadır. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle yasal mevzuata göz atılmalıdır. 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 71. maddesinde, “ Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra), 67. maddenin üçüncü fıkrasında sayılan belgeleri ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek zorundadır. Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kendi adına bir başkasının sağlık hizmeti almasını veya kurumdan haksız bir menfaat temin etmesini sağlaması yasaktır. Bu fiilleri işleyenlerden kurumun uğradığı zararın iki katı kanunî faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilir ve ilgililer hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi mevcuttur.
Olay tarihinde yürürlükte olan Sağlık Uygulama Tebliği"nin (SUT) 3.1.2.maddesine göre; “Sağlık kurum ve kuruluşları, Kurum sağlık yardımlarından yararlandırılan kişilerin müracaatı aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapacaktır. Kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri alınır.” Taraflar arasında düzenlenen Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin 11.1.16. maddesinde, ”Faturaya dayanak oluşturan belgeleri gerçeğe aykırı olarak düzenlediğinin tespiti halinde 10.000,00 TL.den az olmamak şartıyla işlem bedellerinin beş katı tutarında ...işlem yapılır ” hükmü düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; Sağlık hizmeti sunucusu olan davacının, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra) nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya verilmiş ise Kurum sağlık kartı belgelerinden biri ile kimlik tespiti yapmak ve bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığını kontrol etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Dava dışı kişilerin tedavi ve muayene tarihi itibariyle ölü olan kişilerin kimliğini kullanarak davacı hastanede hizmet aldığı, kimlik kontrolü yapılmış olsa idi kolayca tespit edilebileceği, yine nüfus cüzdanındaki resimlerden de kimlik kartının başvuran kişiye ait olup olmadığının kolayca anlaşılabileceği, bunun için bir uzmanlığa gerek olmadığı, 3. kişilerin sahte nüfus cüzdanı kullanarak davacı kurum çalışanlarının iradelerinin sakatlanmasına da yol açmadıkları ve davacı kurumun kimlik kontrol etme yükümlülüğünü yerine getirmeyerek davalı ... zarara uğrattığı tüm dosya kapsamı ile sabittir. Hemen belirtmek gerekir ki zararın tazmini için kimlik kontrol etme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi yeterli olup ayrıca kasıt unsuru aranmayacaktır. Hal böyle olunca mahkemece, davalı kurum tarafından uygulanan cezai şartın yerinde olması nedeniyle davanın reddine hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.