21. Hukuk Dairesi 2016/3049 E. , 2017/6958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, fer"i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, davacının 15/07/2005-31/03/2006, 01/09/2007-09/06/2009, 07/09/2009-03/08/2010, 01/09/2010-24/08/2012, 01/03/2013-02/07/2013 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile;
Davacının, 01/01/2008 - 09/06/2009 tarihleri arasında 459 gün, asgari ücret ile,
Davacının, 07/09/2009 - 03/08/2010 tarihleri arasında 266 gün, asgari ücret ile,
Davacının, 01/09/2010 - 24/08/2012 tarihleri arasında 594 gün, asgari ücret ile,
Davacının, 01/03/2013- 24/06/2013 tarihleri arasında 114 gün, asgari ücret ile olmak üzere toplam 1433 gün davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, davacının çalıştığını söylediği işyeri Kooperatife ait bir inşaat işyeri olup söz konusu inşaata ilişkin olarak Kooperatif tarafından yapılan ödemelerin belgeye dayanması ve kayıtlarının tutulması zorunludur. Kooperatif tarafından belgesiz ödeme yapılması mümkün değildir.
Yapılacak iş, davalı Kooperatifin tüm kayıt ve ödeme belgelerini getirtmek, gerekirse bilirkişi vasıtasıyla söz konusu kayıtlar üzerinde inceleme yapmak suretiyle davacının çalışmasını gösteren herhangi bir kayıt ve belge bulunup bulunmadığını, davacı adına yapılmış bir ücret ödemesi olup olmadığını araştırmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de; hizmet tespiti davalarında ..."nın feri müdahil sıfatıyla davaya katılması gerektiğini düzenleyen ve 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ile 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen fıkranın 11/09/2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, eldeki davanın 03/07/2013 tarihinde açılmış olması sebebiyle söz konusu hükmün eldeki davada uygulanamayacağı anlaşıldığından karar başlığında davalı Kurumun feri müdahil olarak gösterilmiş olması da hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.