10. Hukuk Dairesi 2018/3771 E. , 2019/4581 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 01.01.1980 tarihi olduğunun, 01.01.1980-31.03.1980 tarihleri arasındaki hizmet sürelerinin sigortalı çalışma olduğunun ve bu tarihe göre 01.08.2012 tarihi itibari ile yaşlılık aylığına müstahak olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne, karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada, mahkemece verilen ilk hüküm Dairemizin 04.04.2016 gün ve 2015/13882 E., 2016/4872 K. sayılı ilamı ile; “…mahkemece öncelikle davacının hizmet tespiti iddiasına konu olan dönemdeki işverenin tespit edilerek davaya dâhili, devamında sigortalılık başlangıç tarihine yönelik istemi bakımından ayrıntılı bir araştırma ile eksikliklerin giderilmesi ve tahsis istemi bakımından ise davalı kurumdan tahsis talebi ve Kurumca kabul edilen sigortalılık sürelerinin tespiti amacıyla tahsise hazırlık dosyasının getirtilmesi, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılık süresi ile 2829 sayılı Yasa kapsamında birleştirmeye esas tüm sigortalılık sürelerini gösterir cetvellerin temini ile yaşlılık aylığı tahsis şartlarının araştırılması ile varılacak sonuca göre karar verilmesi..”gereğine işaret edilmiş ise de, bozma sonrası yapılan yargılamada bozma gereklerinin yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada, uyulan bozma ilamı gereğince oluşan usuli kazanılmış hak kapsamında, sigortalılık başlangıç tarihi ve hizmet tespitine yönelik yapılan araştırma yetersiz olup, davacı adına işe giriş bildirgesi verilen “... ve Ortakları” ünvanlı Fabrika inşaatı olduğu anlaşılan işyeri ile Mahkemece belirlenen ... Motor Gömlekleri San. ve Tic. AŞ. arasındaki bağlantının varlığı (devir-intikal, veya yeniden düzelterek tescil gibi) somut olgularla desteklenmediği gibi, davacının inşaat işyerinde çalıştığına ilişkin işe giriş bildirgesi verilmiş olması karşısında, davalı şirkete ait olan ve 01.01.1980 tarihi itibari ile kapsamda olduğu anlaşılan işyerinin motor segman ve gömlekleri yapım işi ile ilgili olduğu gözetildiğinde, mahiyet farklılığının dikkate alınmaması ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Diğer taraftan, adı geçen Anonim şirketin 01.06.1984 tarihinde yapılan Genel Kurulu ile satın alma konusunda karar aldığı arazinin üzerindeki binaların davacının çalıştığı bina inşaatı ile aynı bina olduğu hususu da dosya arasına yansıtılamamış olmakla, bu binanın Belediyedeki inşaat ve yapı ruhsatlarının da araştırılması ile inşaat başlangıç ve bitiş tarihleri de gözetilerek, işe giriş bildirgesinde adı geçen işveren ile bu şirket arasında organik bağlantının varlığı ve araştırılmalı ve 01.01.1980 tarihinden itibaren davalı Şirket adına kayıtlı olan işyeri ile ilgisi netleştirildikten sonra, husumetin varlığı netleştirilmeli ve sonucuna göre hizmet tespiti istemine ilişkin olarak verilecek kararda işveren net olarak tespit edildikten sonra infaza elverişli bir şekilde bir karar verilmesi HMK’nun 297’nci maddesi gereklerindedir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre tahsis koşulları bakımından, uyulan bozma ilamı ile oluşan usuli kazanılmış hak kapsamında değerlendirme yapılması ve sonucuna göre davacının, prim borcu olup olmadığı ile prim günü ve sigortalılık süresinin net olarak belirlenmesi suretiyle bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ... Motor Gömlekleri San. Tic. A.Ş."ye iadesine, 21.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.