11. Hukuk Dairesi 2016/11851 E. , 2018/4764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 17/10/2012 tarih ve 2012/44-2012/172 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının tanınmış olan ‘... ...’ ibareli 2006/47561 sayılı, ‘...+...’ ibareli 2004/18991, ‘...’ ibareli 2006/10595 sayılı markaların sahibi olduğunu, markaların çocukların büyüme dönemlerinde kullanılan özel bir birleşimde kullanıldığını, çocuklara hitap ettiğini, davalının, davacının ürün marka ve ambalajlarına benzer ambalajlarla ürünlerini piyasaya sunması sebebiyle ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/198 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davalının kötüniyetli olarak müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacak biçimde ‘... ...+...’ ibareli 2009/69367 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, davacının itirazının YİDK kararı ile red edildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu iddia ederek YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPE ve şirket vekilleri, markalar arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ... ... ibareli 2006/47561 sayılı, ...+... ibareli 2004/18991 sayılı, ... ibareli 2006/10595 sayılı markaları bulunduğu, davalının ... ...+... ibareli 2009/69367 sayılı marka başvurusunun olduğu, davacının markalarında bulunan ... ibaresi ile davalının başvurusunda bulunan ... ibaresinin BÜYÜMEK sözcüğünden türetildiği, çocukların büyüme dönemlerinde kullanılan özel bir birleşimden oluşan ürünlerde kullanılan bu ibarelerin tanımlayıcı ve vasıf bildirici olduğu, davalının ... ibaresi ile tanınmış nitelikteki ... markası ve logosu ile beraber başvuruda bulunduğu, başvuru kapsamında yer alan 29. sınıf ürünlerin davacı markalarının kapsamında aynen yer aldığı, ancak davacı markaları ile davalı başvurusu arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik
bulunmadığı, davacının ... ..., ...+... ve ... ibareli markalarının özellikle çocukların büyüme dönemlerinde kullanılan özel bir birleşimden oluşan ürünler için ilgili sektörde belli bir tanınmışlığının bulunduğu, ancak tanınmış da olsa bir markanın ancak benzerlerine karşı korunabileceği, tescilli bir marka ile iltibas yaratmayan işaretin marka tescil başvurusunda bulunmanın kötüniyetli bir yaklaşım olarak değerlendirilemeyeceği, yargılama konusu tetkikatın tescil belgelerinde bulunan işaretlerin orijinal hâline göre gerçekleştirilmesinin gerekmesi ve tescilden sonra fiili kullanıma konu edilecek işaret ve ambalaj kompozisyonlarını içermemesi karşısında ... Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2010/198 esas sayılı dosyasında açılan fiili kullanım konusu ürünlerle ilgili davanın sonucunun beklenmesine gerek bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacının itirazına mesnet 2006/47561 sayılı ‘... ...’, 2004/18991 sayılı ‘...+ ...’ ve 2006/10595 sayılı ‘...’ ibareli markaları ile davalı şirketin 2009/69367 sayılı ‘... ...+ ...’ markası arasında tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden aynı olduğu, ortalama tüketici kitlesinin genel ve bütüncül bakış açısı itibariyle her iki markanın karıştırılma ihtimallerinin yüksek olduğu, bu durum karşısında mahkemece, markalar arasında 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas oluştuğu kabul edilerek değerlendirme yapılması gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddi yönünde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 25/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.