Esas No: 2014/839
Karar No: 2014/916
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/839 Esas 2014/916 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 839 KARAR NO : 2014 / 916 KARAR TR : 13.10.2014
|
ÖZET : Trafik kazası sonucu sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : E. S.A.Ş.
Vekilleri : Av. A. F. - Av. G. A.
Davalı : Beylikdüzü Belediye Başkanlığı
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkili Şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı 34 ZCU 36 plakalı aracın, 21.10.2012 tarihinde, davalı yetkisi dahilinde bulunan Beylikdüzü Yeşilyurt Caddesi üzerinde seyir halindeyken, etrafında uyarı işaret levhası ve veya işaretçi bulunmayan yol çalışması nedeniyle yol kenarında bulunan asfalt parçalarına çarpması sonucu sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiğini; bu olay sebebiyle müvekkili şirketçe sigortalı araçtaki hasara ilişkin olarak sigorta tazminatı ödendiğini; düzenlenen Trafik kaza Tespit Tutanağına göre, yol çalışması yapan davalı Beylikdüzü Belediyesinin kazanın oluşumunda kusurlu olduğunu; zarar ile idarenin eylem / eylemsizliği arasında illiyet bağı bulunduğundan, müvekkil şirketin TTK 1472 gereğince sigorta tazminatı ödeyerek kanunen sigortalı yerine geçerek sigortalısının haklarını devralarak taraf sıfatını kazanmış ve ayrıca alacağın temliki hükümlerince temlik alacaklısı sıfatıyla işbu davayı açmaya hak kazanmış olduğunu; alacağın ödenmemesi nedeniyle söz konusu davanın açıldığını ifade ederek; fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 11.596,00 TL nin, ödeme tarihi olan 22.01.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair karar verilmesi istemiyle 14.6.2013 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.
BAKIRKÖY 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ:17.6.2013 gün ve E:2013/347, K:2013/327 sayı ile, davacı tarafın dava dilekçesi ile davalı idarenin hizmet ilişkisi kapsamında yapmış olduğu haksız eylem neticesinde sigortalısının zarar görmesinden dolayı rücuen alacak davası açmış olduğu; davanın konusu itibariyle, idarenin hizmet ilişkisi gereğince yapmış olduğu iş sebebiyle uğranılan zararın tazminine yönelik dava olduğunun görüldüğü; İdarenin hizmet gereği yaptığı iş ve eylemleri sebebiyle uğranılan zararların tazmini için açılan davalara bakmakla yetki ve görevinin, tam yargı davası kapsamında İdare Mahkemelerine ait olduğu, özellikle dava konusunun haksız fiil sebebiyle rucüen alacak davası olmasından dolayı Mahkemelerinin görev alanına girmemesi sebebiyle yargı/yolunun caiz olmadığı gerekçesiyle; davacının davasının HMK.114/l-b maddesi delaletiyle HMK. 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar vermiş; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi"nin 19/11/2013 tarih, 2013/16746 Esas, 2013/16082 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş; taraflarca yasal süresi içerisinde karar düzeltme yoluna gidilmediğinden anılan karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle, idari yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 8.İDARE MAHKEMESİ:18.3.2014 gün ve E:2014/195 sayı ile, 2918 Sayılı Karayolları Kanunun 19.1.2011 tarih ve 27820 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6099 Sayılı Kanun ile değiştirilen 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” hükmünün ile yer aldığı; yine aynı Kanunun 10. maddesinde “1- Yapım ve bakımından sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmak, 2. Gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmak,3. Karayolu yapısında ve üzerinde yapılacak çalışmalarda gerekli tedbirleri almak, aldırmak ve denetlemek,...” Belediye Trafik Birimlerinin görevleri arasında sayıldığı; diğer taraftan, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesinde de; Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi ipin Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir."hükmüne yer verilmiş olduğu; dava dosyasının incelenmesinden; davacı sigorta şirketince sigortalı 34 ZCU 36 plaka sayılı araçta meydana gelen hasar neticesi oluşan 11.596.-TL tutarındaki maddi zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle yasal faiziyle ödenmesi talebiyle Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin E:2013/347 esasına kayden açılan davada verilen karar ile yargı yolu nedeniyle görevden reddedildiği, Mahkemenin 19.11.2013 tarihli Yargıtay kararı ile onanarak kesinleşen kararı üzerine aynı istemle görülmekte olan davanın 22.01.2014 tarihinde açıldığının anlaşıldığı; 2918 sayılı Kanunda yapılan değişikle bu Kanunda kamu kurum ve kuruluşlarına verilen görevlerin ya da yüklenen sorumlulukların ilgili idare tarafından gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesi ortaya çıkan zararın tazmini istemiyle açılacak davaların adli yargı mercilerinde çözüme kavuşturulacağının öngörüldüğü; dolayısıyla, 2918 Sayılı Kanun uyarınca idareye karşı hizmet kusuru bulunduğundan bahisle açılacak tazminat davalarının adli yargının görev alanına girdiği; olayda, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununda belediyeye yüklenen görevlerin sayıldığı, tazminat davasına konu uyuşmazlığın 2918 Sayılı Kanun ile davalı idareye yüklenen görevlerin gereği gibi yerine getirilmediği iddiasından, başka bir ifadeyle 2918 Sayılı Kanun uygulamasından kaynaklandığının görüldüğü; bu durumda, davalı idarenin gerekli tedbirleri almadığı iddiasından kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 110. maddesi hükmü uyarınca adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığı, nitekim Uyuşmazlık Mahkemesinin 24/12/2012 tarih ve E:2012/523, K:2012/422 sayılı kararının da bu yönde olduğu; 2247 sayılı Kanun"un 19.maddesi gereği adli yargının görev alanına giren iş bu uyuşmazlığın halli için Mahkemelerinin 28.02.2014 tarihli ara kararı ile temin edilen adli yargıdaki dava dosyası da eklenerek görev uyuşmazlığı konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesinin gerektiğinden bahisle; dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dava dosyaları; anılan Makam tarafından Mahkememize intikal ettirilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Bahri AYDOĞAN, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 13.10.2014 günlü toplantısında;
l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesindeki “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.” hükmüne göre, idari yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren adli yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, idari yargı yerince, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varıldığından bahisle, 2247 sayılı Kanun"un 19.maddesi gereği adli yargının görev alanına giren iş bu uyuşmazlığın halli için görev uyuşmazlığı konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar vermiştir.
Ancak İdare Mahkemesince, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen dava dosyaları; anılan Makam tarafından Mahkememize intikal ettirilmiştir.
Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa’da öngörülen yönteme uymamakta ise de, İdare Mahkemesi’nce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi’nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, sigortalı aracın uğradığı hasarı ödeyen sigorta şirketinin, zararın bir kısmının davalı idarece giderilmesi isteminden ibaret bulunan bir rücuen tazminat davasıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı 34 ZCU 36 plakalı aracın, 21.10.2012 tarihinde, Beylikdüzü Yeşilyurt Caddesi üzerinde seyir halindeyken, etrafında uyarı işaret levhası ve veya işaretçi bulunmayan yol çalışması nedeniyle yol kenarında bulunan asfalt parçalarına çarpması sonucu, sigortalı araçta maddi hasar meydana geldiği; olay sebebiyle davacı şirketçe sigortalı araçtaki hasara ilişkin olarak sigorta tazminatı ödendiği; maddi zararın oluşmasında, yol çalışması yapan davalı Beylikdüzü Belediyesinin kusurlu olduğundan bahisle oluşan maddi zararın tazmininin istenildiği anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 8.İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında kabul edilen başvurusunun kabulü ile Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 8. İdare Mahkemesinin 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesi kapsamında kabul edilen başvurusunun kabulü ile Bakırköy 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.6.2013 gün ve E:2013/347, K:2013/327 sayılı GÖREVSİZLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 13.10.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ |
Üye Bahri AYDOĞAN
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.