Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/5086
Karar No: 2018/4810
Karar Tarihi: 25.06.2018

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/5086 Esas 2018/4810 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, mirasçı olarak tanımlanan kişilerin miras bölüşümünde elde ettikleri mal ve değerleri geri vermesini talep ederek açtığı dava reddedilir. Davacı, bu kararı temyiz etmiştir. Mahkeme, mirasçıların murislerinden karşılıksız olarak aldığı değerleri geri vermelerine ilişkin kanun maddelerini detaylı bir şekilde açıklamıştır. Ayrıca, kanunda belirlenmiş kesin sürelere uyulması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda belirtilen kanun maddeleri, Türk Medeni Kanunu'nun 669. maddesi ile yeni Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 90 ve 94. maddeleridir.
14. Hukuk Dairesi         2017/5086 E.  ,  2018/4810 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.05.2011 gününde verilen dilekçe ile mirasta denkleştirme olmazsa tenkis talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava, mirasta denkleştirme olmazsa tenkis nedenine dayalı alacak istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkilinin murisi ...’ın 03.04.2009 tarihinde vefat ettiğini, davalıların murise ait tüm taşınır taşınmaz mal varlığını ellerinde bulundurduklarını, murisin 19.02.2009 tarihinde adına kayıtlı çeltik fabrikası ve arsasını davalılara bağışladığını, bu kazandırmanın Medeni Kanunun mirasta denkleştirme maddeleri gereği murisin bağışladığı şirketin bulunduğu 1746 parseldeki taşınmazın tarımsal ve sınai işletme olan fabrikaya ait varlıkların ve bu işletmenin faaliyetlerinden elde edilen gelirin mirasta denkleştirme sağlanması amacıyla terekeye iadesini ve iade edilen tereke malları üzerinden davacının miras payının ödenmesini, iade mümkün değil ise murisin müvekkilinin saklı payını aşan bağışlamanın tenkisini talep etmiştir.
    Mahkemece; 30.09.2014 tarihli celsede murisin veraset ilamında davada taraf olmayan mirasçılarının bulunduğu, bir sonraki duruşma gününe kadar diğer mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci atanması için davacı vekiline yetki ve süre verildiği ancak davacı vekilince ara kararının yerine getirilmediği, davada taraf teşkilinin sağlanamaması nedeniyle davanın reddine dair karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Mirasta denkleştirme mirasçıların murisin sağlığında muristen karşılıksız olarak aldığı mal ve kıymetlerin geri alınarak miras taksiminde tereke içerisinde yer almasıdır. TMK’nın 669. maddesi gereğince “Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler. Mirasbırakanın çeyiz veya kuruluş sermayesi vermek ya da bir malvarlığını devretmek veya borçtan kurtarmak ve benzerleri gibi karşılık almaksızın altsoyuna yapmış olduğu kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça denleştirmeye tabidir.” Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırmalarda ise miras payına mahsup edilmek üzere hareket edilmediği yönünde bir karine vardır. Bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
    Dava, murisin sağlığında karşılıksız olarak yaptığı kazanımı elde eden yasal mirasçılara karşı açılabilir.
    6100 sayılı HMK"nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
    Aynı kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
    Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
    Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
    1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
    2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
    3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
    4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
    Somut olaya gelince;
    Mahkemece; 30.09.2014 tarihli 23. celsede ile davacı vekiline davada taraf olmayan mirasçıların davaya muvafakatlerinin alınması veya terekeye temsilci atanması için dava açmak üzere gelecek celseye kadar yetki ve süre verilmiş, davacılar vekilinin ara kararı yerine getirmediği davada taraf teşkilinin sağlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; verilen sürenin kesin olduğu belirtilmediği, usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla; kesin olmayan sürede verilen ara karar yerine getirilmediğinden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi