Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/9938 Esas 2016/1526 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9938
Karar No: 2016/1526
Karar Tarihi: 04.02.2016

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2015/9938 Esas 2016/1526 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, müvekkilinin davalı şirkete kefil olması nedeniyle dava dışı bankaya ödediği bedelin tahsili için icra takibi başlatmıştır. Ancak davalı takibe itiraz etmiştir. Mahkeme, dava dışı banka ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının kefil olduğunu ve borcu ödediğini belirleyerek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak davalı, davanın kendisine usulsüz şekilde tebliğ edildiğini belirterek temyiz etmiştir. Yargıtay, bilinen son adres olarak gösterilen sözleşmedeki adrese usulüne uygun şekilde dava dilekçesinin tebliğ edilmediği için kararın bozulmasına karar vermiştir. Bu doğrultuda;

- Tebligat Kanunu'nun 10. maddesi, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağını ancak kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebliğata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
-
19. Hukuk Dairesi         2015/9938 E.  ,  2016/1526 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. ... ile davalı vek.Av. ..."in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -KARAR-
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete kefil olması nedeniyle dava dışı bankaya ödediği bedelin tahsili için icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, dava dışı banka ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davacının kefil olduğu, bankadan gelen yazı cevabına göre davacının kredi borcuna mahsuben 164.000 TL ödediği ve alacaklının haklarına halef olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesi;
    “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.
    Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. “ hükmünü içermektedir. Davalı şirket ile dava dışı banka arasında akdedilen ve davacının da imzasını taşıyan 03.07.2009 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalının adresi olarak “ ...” gösterilmiştir. Bu durumda mahkemece davalının bilinen son adresi olarak kabul edilebilecek sözleşmedeki bu adrese dava dilekçesinin tebliği ile taraf teşkilinin usulüne uygun olarak sağlanması gerekirken usulsüz tebligat sonucunda işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması HMK."nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 1.350 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.