2. Hukuk Dairesi 2016/1263 E. , 2017/7205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından; reddedilen tedbir ve yoksulluk nafakaları yönünden, davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, velayet, maddi ve manevi tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 05.06.2015 tarihinde ikame edilmiştir. 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine eklenen 2. fıkraya göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır". Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2. maddesinde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" denilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılacak, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ise, bu kez muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması doğru bulunmamıştır. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir.
Mahkemece davalı erkeğe dava dilekçesi, tebliğ zarfının üstüne "mernis adresi" ifadesi yazılmak suretiyle Tebligat Kanunun 21/1. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş, davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece ön inceleme duruşma günü doğrudan davalının mernis adresine tebligat zarfının üstüne "mernis adresi" olduğu belirtilerek Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş, davalı ön inceleme duruşmasına katılmamış, tahkikat duruşma günü ise davalıya hiç tebliğ edilmemiştir.
Bu durumda yapılan ön inceleme duruşma günü tebliği usulsüz olup davalının savunma hakkı kısıtlanmıştır. (HGK. 17.12.2014 tarih, 2013/1372 esas, 2014/1065 karar). Kaldı ki davalının usulüne uygun olarak çağrılmadığı ve yokluğunda yapılan 11.09.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında; 6100 sayılı HMK 137. vd maddeleri hükmüne aykırı olarak dava şartları hakkında inceleme yapılmamış, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar tespit edilmemiş, taraflar sulhe ve arabuluculuğa teşvik edilmemiş, bu hususlar tutanağa geçirilmemiş ve hazır bulunan tarafların imzaları da alınmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; davalıya usulüne uygun şekilde ön inceleme duruşma gün ve saatinin tebliği ile bundan sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlann tespiti (HMK m. 140) taraflarca üzerinde anlaşılamayan ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar için usulüne uygun şekilde delil gösterildiği taktirde tahkikat aşamasına geçilerek gösterilen deliller toplanıp, birlikte değerlendirerek bir sonuca ulaşmaktan ibarettir. Açıklanan bu hususlara riayet edilmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi hukuki dinlenilme hakkının (HMK m. 27) ihlali niteliğinde olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına,
temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 08.06.2017(Prş.)