11. Ceza Dairesi 2016/9758 E. , 2018/4355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Sanığın, başkalarının kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen hüküm verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik bir temyiz talebi olmadığı, hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminde bulunduğu anlaşılmakla; resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından tesis edilen hükümlere hasren yapılan incelemede;
I-Sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanığın sahte nüfus cüzdanı talep belgesi ile nüfus müdürlüğünden nüfus cüzdanı aldığının anlaşılması karşısında, sahtecilik suçunun zincirleme olarak işlendiği dikkate alınarak, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-5237 sayılı TCK"nın 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,
2-Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı yanlış yorumlanarak, TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasında yer alan “5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki kanunun 108/4 md gereğince cezanın infazından sonra 1 yıl denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına,” cümlesi çıkartılıp yerine “cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması; TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine "" Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan duruma göre, sanık hakkında, TCK"nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına"" ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II-Dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
1-Katılanın 100.000,00 TL para ayarlaması karşılığında sanığa 125.000,00TL bedelli çek verdiği, sanığı ... lakabıyla bildiği; ancak sanığın çeke lehtar olarak ... ismininin yazılmasını istediği ve çekin ... adına düzenlenerek sanığa verildiği, sonradan ..."un başka biri olduğunun öğrenildiği, sanığın kendisine verilecek çeke kendi dışındaki birinin adının lehtar olarak yazılmasını söylemek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediği iddia ve kabul olunan olayda; "dolandırıcılık" suçunun oluşabilmesi için failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmekte olup, fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bulunmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Somut olayımızda sergilenen davranışlarda belli bir kişiye yönelmiş hile unsuru gerçekleşmediğinden dolandırıcılık suçunun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a-Sanık hakkında 5237 sayılı TCK.nun 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,
b-28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
c-Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı yanlış yorumlanarak, TCK"nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin uygulanmaması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.