
Esas No: 2014/100
Karar No: 2015/2344
Karar Tarihi: 23.10.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/100 Esas 2015/2344 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu mahkeme kararı, boşanmadan sonra eski eşine yoksulluk nafakası ödemekte olan bir öğretmenin davalı tarafından açılan dava sonucu nafakanın kaldırılması yönünde alınan Asliye Hukuk Mahkemesi kararının, Yargıtayca bozulması ve yapılan yeniden yargılamada önceki kararda direnilmesiyle ilgilidir. Hukuk Genel Kurulu ise, davanın esastan görüşülmesi gerektiği yönündeki görüşe karşı çıkarak, öğretmenin geliri hakkında yeterli araştırmanın yapılmadığından dolayı davalının temyiz isteminin kesinlikten reddedilmesine karar vermiştir.
Kanun Maddeleri: TMK 176/3, 6100 sayılı HMK Geçici Madde 3, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar (temyiz ve karar düzeltme sınırları için)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki “nafakanın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Marmaris 3. Asliye Mahkemesince (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) davanın kabulüne dair verilen 29.06.2012 gün ve 2011/269 E., 2012/376 K. sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 06.02.2013 gün ve 2012/23520 E., 2013/1739 K. sayılı ilamı ile;
(...Davada, boşandıktan sonra davalının işe girerek gelir elde etmesi nedeniyle, davacının davalıya ödemekte olduğu aylık 150.00 TL yoksulluk nafakasının kaldırılması istenilmiş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
TMK"nun 176/3.maddesine göre; irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın, yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür.
Yine, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Somut olayda; tarafların Kayseri 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.12.2003 tarihinde kesinleşen 2002/544 Esas-2003/444 Karar sayılı ilamı ilamı ile boşandıkları, daha önce davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının Kayseri 2. Aile Mahkemesinin 11.12.2003 tarih ve 2003/215 Esas-2003/333 Karar sayılı ilamı ile 150 TL"ye yükseltilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yargılama sırasında, Milli Eğtim Bakanlığı"ndan alınan yazı cevabı içeriğinden; davalının Gaziantep Oğuzeli H.Şakire, H.Öğücü İmam Hatip Lisesinde Arapça Öğretmeni olarak görev yaptığı tespit edilmiş, ancak davalının ne kadar maaş aldığı hususunda bir araştırma yapılmamıştır.
HGK"nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı Kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir.
Buna göre; mahkemece, davalının ekonomik ve sosyal durumu hakkında yeterli kolluk araştırması yapılmadan, çalıştığı işten ne kadar gelir elde ettiği araştırılmadan ve bu şekilde gelirinin onu yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı tartışılmadan, eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, öğretmen olan nafaka alacaklısının gelirinin araştırılmasına gerek olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, dava konusu nafakanın yıllık miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı hususu, ön sorun olarak incelenmiştir.
01 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş; anılan Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 sayılı Kanuna geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici Madde 3 (Ek: 31.03.2011– 6217/30 md.) göre bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26.9.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 nci ilâ 454 ncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır.
Bilindiği üzere, 21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar Türk Lirası; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar Türk Lirası olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar yıllar itibariyle arttırılmıştır.
16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanunun geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
Şu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz veya karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz yada karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır.
Buradaki "karar" teriminin, mahkemenin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde:
Dava, aylık 150,00TL olan nafakanın kaldırılması istemine ilişkindir. Eldeki davada, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 11.09.2013 tarihinde, uygulanacak temyiz (kesinlik) sınırı 1.820,00 TL’dir. Mahkemece kaldırılmasına karar verilen nafakanın yıllık miktarı ise 1.800,00 TL olup, açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, nafakanın süregelen bir borç olması nedeniyle yıllık tutarına göre kesinlik sınırının belirlenemeyeceği ve davanın esastan görüşülmesi gerektiği dile getirilmiş ise de, bu görüş çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, davalının temyiz isteminin kesinlikten reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz isteminin REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 23.10.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.