13. Hukuk Dairesi 2015/22554 E. , 2017/10054 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, vekil sıfatıyla davalının hissedar olduğu taşınmazın 40 yıl önce ... adına tescili nedeniyle kamulaştırmasız elatma davası açtığını, davanın devamı sırasında haksız olarak azledildiğini belirterek, vekalet ücret sözleşmesi ile kararlaştırılan taşınmazın % 25 oranına karşılık vekalet ücreti alacağının bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davacı 15/03/2012 tarihli dilekçesi ile davayı 219.131,15 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davacı avukatın dava açmadan önce Kamulaştırma Kanununa göre uzlaşma yoluna gitmesi gerektiği halde, bu yolu tercih etmediğini ve mevzuatı yeterince takip etmediği kanaati oluşarak sarsılan güveni nedeniyle azlettiğini, azlin haklı olduğunu ve istenen ücretin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 25.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Dava, taraflar arasındaki vekalet ilişkisine dayalı avukatlık ücret alacağına ilişkin olup, davacı vekalet ilişkisinin davalı tarafından yapılan haksız azil işlemi nedeniyle sonlandığını bu nedenle vekalet ücret sözleşmesi ile kararlaştırılan taşınmazın % 25 oranına karşılık vekalet ücreti alacağının bulunduğunu ileri sürmüş, davalı ise savunmasında, davacı avukata olan güvenin sarsılmasına dayalı olarak azil işleminin gerçekleştiğini ve azlin haklı sebebe dayandığını belirterek, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, 05/04/2012 tarihli ilk kararda; davalı tarafından yapılan azil işleminin haklı sebebe dayanmadığı kabul edilerek, yapılan işle orantılı olarak sözleşmede belirlenen bedelden indirim yapılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 10.956.00 TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 15.04.2013 tarih, 2013/14582 Esas, 2013/9575 Karar sayılı ilamı ile; Taraflar arasında düzenlenmiş 03.01.2011 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesine göre davacı avukatın davalının üst ve alt soy hısımlarından kalan tüm mirasının kamulaştırmasız el atma, kamulaştırma, izaleyi şuyu ve tapu tescil davalarını açmak üzere görevlendirildiği, davacı avukata vekalet ücreti olarak sözleşme konusu menkul ve gayrimenkullerin piyasa değerinin %25"inin nakit olarak ödenmesi kararlaştırılarak, sözleşmenin matbu şekilde düzenlenen 6. maddesinde davacı avukatın haksız azli halinde sözleşmede belirlenen ücretin tamamının davalı tarafından avukatın ilk isteminde davacıya ödeneceğinin düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davacı avukat tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/99 esas sayılı davanın 17.02.2011 tarihinde açıldığı, mahkemece, tensiben ilk duruşma tarihi olarak 02.06.2011 tarihinin belirlendiği, ancak, davacı avukatın ilk duruşma tarihinden önce 28.02.2011 tarihli azilname ile haksız azledildiği anlaşılmaktadır. Avukatlık Kanununun 163. ve 164. maddeleri hükmü gereğince, avukatlık ücreti avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılır ve bu ücretin belli bir miktarı kapsaması gereklidir. Olayımızda da ücret nispi olarak kararlaştırılmış olmakla kural olarak sözleşme geçerlidir. Kanunun koyduğu kural bu olmakla birlikte, ücret sözleşmesinin yapıldığı tarihe göre de Borçlar Kanununun 19.maddesine aykırı düşmemelidir. Sözleşmenin yapıldığı tarihte tarafların amaçladıkları çıkarların dengede olduğu kabul edilmelidir. Sözleşme ile bir taraf için sağlanan hak ve menfaate denk düşmeyen ve fahiş olan menfaatin karşı tarafa sağlanmış olması iyi niyet (M.K mad.2) kurallarına, hak ve nesafete, ahlak kurallarına aykırıdır. Somut olayda, taraflar arasındaki vekalet ilişkisinin davacı avukatın takip ettiği ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2011/99 esas sayılı dosyasına konu davanın tensip aşamasında iken sonlandığı gözetildiğinde vekalet ücretine konu bu davadaki ücretin fahiş olduğu bu durumda davacı avukatın harcadığı emek ve mesai ile dosyanın safahatı dikkate alındığında edimler arasında aşırı bir dengesizlik olduğu, bu itibarla sözleşmenin 6. maddesindeki ücretin tamamının ödeneceğine dair hükmün geçerli olarak kabul edilemeyeceği, sözleşmenin bu hükmü geçersiz olduğuna göre, mahkemece, avukatın emeğine göre sözleşmede belirlenen bedel dikkate alınarak makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, sözleşmeyle uyumlu olmayacak şekilde düşük bir vekalet ücretine hükmedilmiş olması nedeniyle bozulmasına karar verilmiş, mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 25.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece bozmaya uyulduğu halde, bozma kararı gereğince bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Buna göre somut olayda, Dairemizin 15.04.2013 tarih, 2013/14582 Esas, 2013/9575 Karar sayılı ilamı ile mahkemece, avukatın emeğine göre sözleşmede belirlenen bedel dikkate alınarak makul bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, sözleşmeyle uyumlu olmayacak şekilde düşük bir vekalet ücretine hükmedilmiş olması nedeniyle bozulmuş olup, mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada Avukatlık Kanununun 163. ve 164/4. madde hükümleri dikkate alınmayarak sözleşmeyle uyumlu olmayacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu halde mahkemece; Avukatlık Kanununun 163. ve 164/4. madde hükümleri dikkate alınarak, gerekirse bu hususta denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 427,00 TL harcın istek halinde davalıya, 27,70 TL harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.