Hukuk Genel Kurulu 2015/411 E. , 2015/2339 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 9. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.05.2012 gün ve 2010/165 E. 2012/244 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 26.03.2013 gün ve 2012/17793 E. 2013/6290 K. sayılı ilamı ile;
“…Davacı, iş sözleşmesinin haksız şekilde işverence feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, kötüniyet tazminatı, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile fazla çalışma ücreti alacaklarını istemiştir.
Davalı, davacının istifa ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dosya içeriğine, tanık beyanlarına ve davacının yaptığı işin niteliğine göre bilirkişi tarafından davacının tüm çalışma dönemi dikkate alınarak hesaplanan fazla mesai ve hafta tatili ücreti miktarından ayrı ayrı yüzde elliden aşağı olmamak üzere makul bir indirim yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının üretim müdürünün talimatı ile yaptığı basımın kaçak olduğu gerekçesiyle işten çıkarıldığını ancak kaçak basımı bilmesinin mümkün olmadığını, amirinin verdiği ve işçi olarak görevi olan basım işini yerine getirdiğini, fesih sonrasında hiçbir alacağının ödenmediğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil alacağı, yıllık ücretli izin ve hafta tatili çalışma ücreti alacağı ile kötüniyet tazminatının tahsilini talep etmiştir.
Davalı işveren vekili, davacının savunmasının alınması üzerine istifa ederek işten ayrıldığını, istifa ile birlikte hiçbir hak ve alacağı kalmadığına dair ibranamenin de davacı tarafından imzalandığını, alacağı bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iş akdinin haklı sebeplerle feshedildiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece; davacının kabul edilen 18 saatlik fazla mesai süresinin yerinde olmadığı ve ayda ortalama çalışılan hafta tatili miktarına ilişkin bir bozma kararı bulunmadığına göre tespit edilen hafta tatili alacağından ve fazla mesai alacağından üst limit %50 ile sınırlandırılmaksızın % 50 den aşağı olmayacak şekilde yapılacak bir indirimin, davalı tarafça tanık beyanlarının aksine delil ibraz edilmemiş olması ve fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin veya aylık ücrete dahil olduğunun da hiçbir delille ispatlanamamış olması karşısında, hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte olduğu gerekçesiyle, direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, fazla mesai ve hafta tatili çalışması ücretinden yapılan indirimin makul olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere, takdiri delil ile kanıtlanan fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği Yargıtay kararlarında istikrarlı uygulama halini almıştır. Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine sürekli olarak, fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer.
Nitekim, fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda hakkaniyet indirimi yapılması gerekeceği hususu Hukuk Genel Kurulunun 04.02.2009 gün 2009/9-2 E., 2009/48 K.; 04.11.2009 gün 2009/9-419 E. 2009/475 K.; 05.05.2010 gün 2010/9-239 E. 2010/247 K.; 06.04.2011 gün 2010/9-748 E. 2011/60 K.; 27.04.2011 gün 2011/9-41 E. 2011/237 K.; 14.11.2012 gün 2012/9-844 E. 2012/794 K.; 19.06.2013 gün 2012/9-1685 E 2013/852 K. ve 30.10.2013 gün ve 2013/9-254 E 2013/1504 K. sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, hafta tatili ve fazla çalışma olgusu yönünden özellikle davalı işveren ile arasında dava olmayan ve daha sonra kendi işyerinde çalışan tanığın beyanları uyarınca davacının 18 saatin çok üzerinde çalışma yaptığı anlaşıldığından mahkemece, davacının fazla çalışma ve hafta tatili alacağına hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce davacının kaçak basım yaptığının sabit olduğu, tanık beyanları arasında tam bir uyum bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının bozulması gerektiği belirtilmiş ise de bu görüş çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
O halde mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değerlendirme yapılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Bu nedenle direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (1.544,83 TL) harcın temyiz edenden alınmasına 23.10.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.