16. Hukuk Dairesi 2016/12922 E. , 2019/8991 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sonucunda, ...i Köyü çalışma alanında ve tapuda davacı ... ile dava dışı ... adına müştereken kayıtlı bulunan eski 43 parsel sayılı 132.000 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 140 ada 5 parsel numarasıyla ve 121.987,03 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiasına dayanarak, yüzölçümünün düzeltilmesi mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak, kendisine verilmesi talebiyle terditli dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, ... ve Siirt Kadastro Müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili ile Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının davasının Hazinenin TMK"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz sorumluluğu nedeniyle tazminat istemine ilişkin olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Davacı dava dilekçesinde uygulama kadastrosu ile yüzölçümü azaldığı iddia olunan taşınmazının yüzölçümünün düzeltilmesi, olmadığı taktirde tazminat verilmesi istemi ile dava açmıştır. Terditli davada, davacı iki ayrı talepte bulunur; ancak, bu talepleri terditli (kademeli) olarak ileri sürer. Yani, taleplerden biri asıl, ikincisi yardımcı (terditli) taleptir. Davacı ilk önce asıl talep hakkında karar verilmesini ister. Davacının ilk talebi uygulama kadastrosu ile yüzölçümü azaldığı iddia olunan taşınmazının yüzölçümünün düzeltilmesi olup, davacı ..."ın kayıt maliki olduğu eski 43 (yeni 140 ada 5) parsel sayılı taşınmazın müşterek mülkiyete konu olduğu ve davacı dışında paydaşlarının da bulunduğu anlaşılmaktadır. Davanın, niteliği itibariyle bütün paydaşlar tarafından birlikte açılması veya tamamının katılımının sağlanması suretiyle davaya devam edilmesi zorunludur. Hal böyle olunca davada aktif dava ehliyetinin sağlandığından söz edilemez. Ayrıca HMK’nın 297. maddesinde öngörüldüğü üzere, kararın hüküm sonucu kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Ne var ki Mahkemece, verilen kararın hüküm fıkrasında, davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi hakkında hüküm kurulmadığı gibi, hükmün gerekçesi incelendiğinde, davacının tazminat talebine ilişkin olarak gerekçe gösterildiği halde, uygulama kadastrosuna itiraz istemine ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, mahkemece davacının uygulama kadastrosuna itiraz talebi yönünden olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmaması da isabetsizdir.
Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle davacıya, paydaşı bulunduğu eski 43 (yeni 140 ada 5) parsel sayılı taşınmazın kendisi dışındaki diğer tapu maliklerinin yöntemince davaya katılımını sağlamak üzere süre ve imkan verilmeli ve bu şekilde taraf teşkili tamamlandıktan sonra işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır. Temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.