Esas No: 2013/2275
Karar No: 2015/2328
Karar Tarihi: 21.10.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/2275 Esas 2015/2328 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “şikâyet"" talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 4. İcra Hukuk Mahkemesince şikâyetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına dair verilen 03.11.2011 gün ve 2011/1719 E. 2011/1497 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 13.09.2012 gün ve 2012/19410 E. 2012/26351 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş ise de, davalı-alacaklı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 19.02.2013 gün ve 2013/32671 E., 2013/5186 K. sayılı ilamında özetle;
“...Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan olaya TTK.nun 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK.nun 662. maddesinde zaman aşımını kesen sebepler "dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi" şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır.
Ticari işlemlerin itimat, itibar ve sürat gibi özellikleri nedeniyle Türk Ticaret Kanununda daha kısa süreli zamanaşımı süreleri belirlenmiş olup, Borçlar Kanunundaki zamanaşımı süreleri burada uygulanmaz.
TTK"nun 662. maddesinde dava açılması ile kastedilen, kambiyo senetleri hukukuna ilişkin bir talep dolayısıyla yetkili mahkeme nezdinde, usulüne uygun bir davanın açılmış bulunmasıdır. Örneğin senet borçlusunun açtığı senet iptal davası zamanaşımını kesmez (TTK. 669 vd. md.). Keza ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, önceki davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması vs. davaları da zamanaşımını kesici nitelikte değildir. Zira açılmış bulunan davanın, HUMK.nun 237. maddesindeki kesin hükme esas teşkil edecek biçimde nizalı kazaya konu edilmesi gerekir (12. H.D. 07/04/1983-1439 K. -2701 E.).
Yargıtay, önceleri borçlunun açtığı menfi tespit davasının zamanaşımını kesmeyeceği görüşünde iken, daha sonra görüş değiştirerek borçlunun açtığı davanın, alacaklı durumundaki davalının iddiasını defi yolu ile ileri sürmesi halinde zamanaşımını keseceğini kabul etmiştir.
Somut olayda alacaklının bonoya dayalı olarak başlattığı ilamsız icra takibinde örnek 10 ödeme emrinin 02.11.2007 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 2.11.2011 tarihinde icra mahkemesine başvurarak, takibin kesinleşmesi sonrası dönemde son işlem tarihi olan 11.09.2008 tarihinden itibaren 3 yıldan fazla bir süre icra takip işlemi yapılmadığından icranın geri bırakılmasını talep ettiği görülmektedir. Alacaklı bu şikayete karşı verdiği cevapta; borçlunun Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/380 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığını, bu davanın zamanaşımını kestiğini ileri sürmüştür.
Anılan menfi tespit davasının borçlu ... tarafından alacaklı ..."e karşı 5.5.2011 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde, takip dosya numarası, takibe dayanak senedin miktar, vade ve tanzim tarihleri ile diğer icra dosyalarının dayanak bonoları açıkça belirtilerek bonoların bedelsiz kaldığı, bu bonolar dolayısı ile davalıya borcun olmadığının tespit ve senetlerin iptaline karar verilmesi talep edilmiştir.
Bu durumda sözü edilen menfi tespit davasının şikayete konu Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü"nün 2007/11625 esas sayılı dosyasına konu icra takibini de kapsadığı anlaşıldığından, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince 2 011/380 esas sayılı dosya üzerinden 28.06.2012 tarihinde icra mahkemesine hitaben yazılan yazıda aksi yönde görüş belirtilmesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece şikayetin reddi yerine, kabulü ile zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetsiz olup, Dairemizce hükmün bu nedenle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir....”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, İİK"nun 71/son ve 33/a maddeleri uyarınca zamanaşımının gerçekleşmesi nedeni ile bonoya dayalı takibin icrasının geri bırakılması istemine ilişkindir.
Şikayetçi borçlu vekili, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takibin 11.09.2008 tarihinden itibaren işlemsiz bırakıldığını, üç yıllık zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle borcun zamanaşımına uğradığını belirterek icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel mahkemece, dosya üzerinde verilen karar ile 11.09.2008 tarihinden 19.10.2011 tarihine kadar dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı, belirtilen tarihler arasında TTK 661. maddesinde yazılı üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle İİK 71. maddesi de gözetilerek takibin kesinleşmesinden sonra oluşan zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına dair verilen karar, davalı alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü, davalı alacaklı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının şikayete konu icra takibini de kapsayıp kapsamadığı, varılacak sonuca göre zamanaşımının kesilip kesilmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle konuya ilişkin mevzuatın kısaca açıklanmasında yarar bulunmaktadır:
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 690. maddesinin göndermesi ile aynı Kanunun 661, 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekmekte olup TTK’nın 661. maddesi uyarınca keşideciye karşı başlatılacak bonoya dayalı takiplerde üç yılın, cirantaya karşı başlatılacak takiplerde bir yılın geçmesi ile takip zamanaşımına uğrar. Aynı Kanunun 662. maddesi gereğince zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir. Borçlar Kanununun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK.nun 662. maddesi poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Alacaklı tarafından (genel mahkemelerde) açılan davaların zamanaşımını keseceği konusunda bir tereddüt mevcut değildir. Ancak borçlu tarafından açılan davanın zamanaşımını kesmesi için alacaklının defi yoluyla alacağını ileri sürmesi gerekir. Yargıtay içtihatları da bu yönde kararlılık kazanmış; Hukuk Genel Kurulunun 22.02.1984 tarih ve 1981/11-716 E.,1984/141 K. ve 20.1.1996 gün ve 1996/12-654 E., 1996/805 K. sayılı kararlarında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
İcra aşamasında zamanaşımına ilişkin defi iki şekilde ileri sürülmektedir; birincisi takibin kesinleşmesinden önceki devrede gerçekleşen zamanaşımı defi; diğeri ise, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede gerçekleşen zamanaşımı defidir. Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte takibin kesinleşmesinden önceki evrede zamanaşımı def’i İİK"nın 168/5. maddesi uyarınca yasal beş günlük şikâyet süresinde ileri sürülmesi gerekir. Takipten sonraki evrede ise İİK"nın 170/b maddesi yollaması ile aynı Kanunun 71 ve 33/a maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir.
Bilindiği üzere, davanın açıldığı tarihin belirlenmesi harca tabi olup olmamasına göre değişiklik gösterir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 06.02.1984 gün ve 1983/7E., 1984/3 K. sayılı kararında her iki hal için davanın açıldığı tarihin nasıl belirleneceği ayrı ayrı karara bağlanmıştır. Menfi tespit davasının açılma tarihinde yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 178. Maddesinde, harca tabi olsun veya olmasın, "Dava, dava dilekçesinin mahkeme
kalemine kaydı tarihinde açılmış sayılır" denilmektedir. Şayet dava harca tabi ise, davacı 492 sayılı
Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca gerekli harçları da ödedikten sonra dava dilekçesi mahkeme kalemindeki ilgili deftere kaydedilir; dava harca tabi değilse hakimin havalesi üzerine deftere derhal kaydı gerekmektedir. Mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek, verilen süre içinde harcın tamamlanması da mümkündür. Anılan Kanunun 179. maddesi gereğince, dava dilekçesinde hangi hususların bulunacağı hükme bağlanmış olup açık bir şekilde dava konusu, davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri ve delillerinin nelerden ibaret olduğu, hukuki sebeplerin özeti, açık bir şekilde iddia ve savunmanın bulunması gereklidir.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında somut olay değerlendirildiğinde; alacaklı tarafından Kadıköy 5. İcra Müdürlüğünün 2007/11625 E. sayılı dosyası ile borçlu hakkında örnek 10 kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile 13.08.2007 ve 13.09.2007 vade tarihli senetlere dayalı olarak 26.09.2007 tarihinde takip başlatıldığı, son işlem tarihi olan 11.09.2008 tarihinden 19.10.2011 tarihine kadar dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Borçlu davacı icra mahkemesine başvurarak, takibin kesinleşmesinden sonra son işlem tarihi olan 11.09.2008 tarihinden itibaren üç yıldan fazla bir süre icra takip işlemi yapılmadığından icranın geri bırakılmasını talep etmiş olup mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu icranın geri bırakılmasına karar verilmiş, alacaklı davalı vekili temyiz dilekçesinde borçlunun Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/380 E. sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açtığını, bu davanın zamanaşımını kestiğini ileri sürmüştür.
Borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının borçlu ... tarafından alacaklı ..."e karşı 04.05.2011 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde, harca esas değerin 18.750,00 TL olarak gösterilmekle birlikte harcın 10.000,00TL üzerinden yatırıldığı, dava dilekçesinin “Açıklamalar” kısmında şikayete konu takip dosya numarası, takibe dayanak senedin miktar, vade ve tanzim tarihleri ile diğer icra dosyalarının dayanak bonoları açıkça belirtilerek bonoların bedelsiz kaldığı, bu bonoların iadesi gerektiği belirtilerek “netice ve talep” kısmında dava konusu senetler nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir. Bu durumda sözü edilen menfi tespit davasının şikayete konu Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü"nün 2007/11625 E. sayılı dosyasına konu icra takibini de kapsadığı anlaşılmakta olup Mahkemece eksik harcın tamamlanması için davacı tarafa süre verilerek harcın tamamlanması da mümkündür. Belirtilmelidir ki Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince 2011/380 esas sayılı dosya üzerinden 28.06.2012 tarihinde icra mahkemesine hitaben yazılan yazıda aksi yönde görüş belirtilmesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce davanın harcın yatırıldığı tarihte açılmış sayılacağı, borçlu tarafından Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/380 E. sayılı menfi tespit davasının, dava dilekçesinde belirtilen harca esas değer ile davalı alacaklının düplik dilekçesinden ve mahkemenin verdiği cevabi yazıdan şikayet konusu olmayan 11.01.2008 vade tarihli senet için başlatılan Kadıköy 8. İcra Müdürlüğünün 2010/21894 E. sayılı icra dosyası için açıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle şikayet konusu takibi kapsamadığını ileri sürmüşler ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 21.10.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Türk Ticaret Kanunu"nun 662. maddesinde, poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceği açıklanmıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır.
TTK"nun 662. maddesindeki dava açılması tabirine borçlunun açtığı menfi tespit davasının da dahil edilip edilemeyeceği doktrinde tartışılan bir konudur.
Birinci görüş, borçlunun açtığı menfi tespit davasının zamanaşımını kesmeyeceği, TTK"nun 662. maddesinde düzenlenen diğer nedenlerin alacaklı fiilleri olduğu, kanun koyucunun, kambiyo senetlerinde sadece alacaklı fiillerine zamanaşımı kesilmesi sonucunu bağladığı, kanun koyucunun, BK"nun 133. maddesinin aksine zamanaşımını kesen borçlu ve alacaklı fiillerini ayrı ayrı düzenlememiş olması bilinçli bir tercih olup, burada borçlunun eylemlerine zamanaşımını kesme sonucu bağlanamayacağına yöneliktir, (Fırat Öztan, A.Hıfzıgözübüyük).
Diğer görüş ise, sadece dava açılması demekle yetinilmesi, alacaklının açtığı davadan söz edilmemiş olması nedeniyle, borçlunun alacaklı aleyhine açtığı davanın da süreyi kesmesi gerekeceği, kanun koyucunun, sadece alacaklının açtığı davanın süreyi kesmesini amaçlasaydı bunu BK"nun 133. maddesinde olduğu gibi vurgulaması gerektiğine ilişkindir. (Semih Öktemer, İsmail Doğanay)
İkinci görüşte olan yazarlar yanında, borçlunun açtığı menfi tespit davasında zamanaşımı kesilmesinin, alacaklının def"i yoluyla alacağını ileri sürmesi şartına bağlı olduğu da ileri sürülmüştür. (Hayri Domaniç, Baki Kuru)
Önceleri ilk görüşü kabul eden Yargıtay"ın İçtihadının, ikinci görüş doğrultusunda değiştiği ve istikrar kazandığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, 19.03.2007 keşide tarihli, 13.08.2007 ve 13.09.2007 vade tarihli iki adet senet Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü"nün 2007/11625 Esas sayılı dosyası ile takibe konu edilmiş, zamanaşımı itirazı bu takibe ilişkin olarak ileri sürülmüştür.
Taraflar arasındaki kira ilişkisi nedeniyle senetler verilmiş, borçlu vekili tarafından 04.05.2011 tarihinde Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne menfi tespit davası açılmıştır.
Dava dilekçesinde dava değeri 11.01.2008 vade tarihli senet bedeli, 18.750 TL (12.000 USD) olarak gösterilmiştir.
Alacaklı vekili 31.10.2011 havale tarihli düplik dilekçesinde, davanın bir adet icra takibine yönelik ve onun bedeli üzerinden açılmasına rağmen, diğer takiplerin delil olarak gösterilmesine ve tüm kira ilişkisine yönelik olarak yargılamanın sürdürülmesine muvafakatları olmadığını bildirmiştir.
Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi, Kadıköy 4. İcra Mahkemesi"ne verdiği cevapta, Kadıköy 5.İcra Müdürlüğü"nün 2007/11625 Esas sayılı dosyası ile ilgili olarak Mahkemelerine menfi tespit davası açılmadığını bildirmiştir.
Davacı vekili tarafından ibraz edilen 21.11.2011 tarihli belgede, davacı borçlu vekilinin başvurusu üzerine, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi Yazı işleri Müdürü"nün 2011/380 Esas sayılı dosya ile açılan davanın, 11.01.2008 vade tarihli, 12.000 USD (18.750 TL) bedelli senede ilişkin, Kadıköy 8. İcra Müdürlüğü"nün 2010/21894 Esas sayılı takip dosyasında yürütülen takibin durdurulması ve senedin bedelsiz kaldığının tespitine ilişkin olduğu belirtilmiştir.
Menfi tespit davası, 04.05.2011 tarihinde, 1086 sayılı HUMK"nun yürürlükte olduğu dönemde açılmıştır.
HUMK"nun 178. maddesi, “ Arzuhallerin mahkeme kalemine kaydı tarihinde dava ikame edilmiş addolunur” hükmünü içermektedir.
Maddenin uygulanması ile ilgili Yargıtay Daireleri arasında içtihat aykırılığı bulunması nedeniyle, içtihatın birleştirilmesi yoluna gidilmiş, 06.02.1984 tarihinde, 1983/7 Esas, 1984/3 sayılı karar ile harca tabi davalarda harcın ödendiği tarihte davanın açılmış sayılacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne açılan davada dava değeri, 11.01.2008 vade tarihli senet bedeli 18.750 TL (12.000 USD ) olarak gösterilmiştir.
Dilekçe içeriğinde borç ilişkisi anlatılırken diğer senetler ile yapılan takiplerden bahsedilmiş, dilekçenin netice-i talep bölümünün 3. bendinde, asıl borç ilişkisine istinaden verilen dava konusu senetler nedeniyle, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ve senetlerin iptali talep edilmekle birlikte, diğer senetlerle ilgili takiplere ilişkin bir talepte bulunulmamış, harç da yatırılmamıştır.
Dava dilekçesindeki diğer senetlere ilişkin açıklama ile ilgili gerçek iradenin ve amacın ne olduğu ancak davacı vekili tarafından bilinebilir. Nitekim davacı borçlu vekili 21.11.2011 tarihinde, Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne verdiği dilekçe üzerine, Yazı İşleri Müdürü tarafından dilekçesine verilen derkenarda, açılan davanın 11.01.2008 vade tarihli senet için, Kadıköy 8. İcra Müdürlüğü"nün 2010/21894 Esas sayılı dosya ile yürütülen takibe ilişkin olduğu, tüm senetler için dava açıldığının 11.11.2011 tarihinde sehven bildirildiği açıklanmıştır.
Son dönemde kararlılık kazanan Yargıtay uygulamalarına göre, borçlunun açtığı menfi tespit davasının zamanaşımını kesmesi için, alacaklının alacağını def"i olarak ileri sürmesi gerekir. Menfi tespit davasını açan borçlu vekili iradesinin ve amacının 11.01.2008 vade tarihli senet için menfi tespit davası açmak olduğunu , 21.11.2011 tarihinde davayı açtığı Kadıköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi"ne başvurusu üzerine, dilekçesine verilen derkenar ile göstermiştir. Yargılamayı yapan mahkeme, zamanaşımı itirazına konu senetlere ilişkin takip nedeniyle dava açılmadığını bildirmiş alacaklı vekili de bir senet için dava açıldığını düplik dilekçesinde belirtmiştir.
Açıkladığım nedenlerle, borçlu vekili tarafından 11.01.208 vade tarihli senet için menfi tespit davası açılıp bu senet bedelinin dava değeri olarak gösterilmesi, zamanaşımı itirazına konu senetler için harç yatırılmamış olması, borçlu vekilinin de bu senetlere ilişkin dava açmadığına yönelik iradesini 21.11.2011 tarihinde dilekçe ile ortaya koyması, HMK"nun 24/2. (HUMK"nun 79. m.) maddesi gereğince, hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamayacağı nedeniyle, borçlu vekilinin zamanaşımına dayalı icranın geri bırakılması talebine konu Kadıköy 5. İcra Müdürlüğü"nün 2007/11625 Esas sayılı dosyası yönünden açılmış bir davanın söz konusu olmadığı, bu nedenle zamanaşımının kesilmediği, mahkemenin direnme kararının yerinde olduğu, bu nedenle onanması gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun bozmaya yönelik görüşlerine katılmıyorum.
...
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.