Esas No: 2018/3858
Karar No: 2019/4521
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/3858 Esas 2019/4521 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Dava, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.10.1985 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar verilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı, 01.10.1985 tarihinin sigorta başlangıç tarihi olarak tespitini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; sadece kurumun hasım olarak gösterildiğini, işverene de husumet yöneltilmesi gerektiğini, dava açılmasına sebebiyet verenin işveren olduğunu, işverenin davaya dahil edilmesi gerektiğini, kurumlarında 10972453 sigorta sicil numarası ile kayıtlı sigortalı olup, şahsi sicil dosyasının incelenmesinde, söz konusu döneme ait işe giriş bildirgesinin 2.7122.016937.17 nolu işverence 01/10/1985 tarihinde verildiği ancak söz konusu dönem için prim yatırılmadığının görüldüğünü, bir günlük hizmet tespiti davaların da normal hizmet davaları ile aynı nitelikte dava olup, aynı titizlikle araştırılması gerektiğini, süresi içerisinde verilen bordro, kişinin işe alınmış olduğunu gösterse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması bakımından tek başına yeterli kabul edilemeyeceğini, fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılıp sonuca buna gidilmesi gerekeceğini, davacının açmış olduğu hizmet tespiti davasının gerçek dışı olduğu talep ettiğimiz incelemeler yapıldığı takdirde ortaya çıkacağını, öncelikle talep edilen sürelerde hak düşürücü sürenin olup olmadığı mahkemece re’ sen araştırılması gerektiğini, davacı tarafından dinlettirilecek olan tanıkların iş yerinde çalışmayan görgü tanığı olmayıp, aynı dönemde aynı bordroda imzası olan kişilerden (Bordro tanıkları) veya iş yerinde yetkili Müdür, Şef, Ustabaşı gibi kimselerden olması gerekeceğini, davacının çalıştığını iddia ettiği işveren ile arasındaki ilişkinin hizmet akdi, olup olmadığı hususu da araştırılması gerektiğini, 506 sayılı yasanın 3/B ve D bentlerindeki hizmet akdinin unsurlarından sayılan ücret koşulunu sayın mahkeme tarafından re’sen araştırılması gerektiğini, iş yerine ait iş yeri dosyası celp edilip incelenmeli resmi belgelerin yönetimince verilip verilmediği, iş yerinde müfettiş incelemesi yapılıp yapılmadığı araştırılması gerektiğini, iş yerinin S.S.Kanunun kapsamında bulunup bulunmadığının, vergide esnaf ve sanatkarlar sicilinde kanunla kurulu meslek kuruluşunda kayıtlı olup olmadığının araştırılmasını, vergide kayıtlı ise muhtasar beyannamesinin getirilmesini, iş yerinin açılış tarihinin tespit edilmesini, uzman bilirkişiler aracılığı ile tespiti istenen dönemde iş yerinde sürekli olarak kaç kişinin çalışabileceğinin saptanmasını, bu hususlar araştırıldığında açılmış bulunan davanın gerçek dışı olduğu ortaya çıkacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi, davanın kabulü ile; 10972453 sigorta sicil numaralı davacı ..."ın, dava dışı 2.7122.016937.1702 sicil sayılı iş yerinde, 01/10/1985 tarihinde bir (1) gün süre ile hizmet akdine bağlı olarak çalıştığının TESPİTİNE, karar vermiştir.
Davalı Kurum vekilince, verilen İstinaf yolu dilekçesiyle, Fiili çalışma olgusunun ispatlanamadığını belirterek, kararın usul ve esas yönünden kaldırılması gerektiğinden bahisle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B-BAM KARARI
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi 21.03.2018 gün ve 2017/2482 Esas, 2018/657 Karar sayılı ilamı ile; 1-Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Çorum 1.İş Mahkemesinin 25.05.2017 tarih ve 2015/465 esas ve 2017/121 karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA ,Davanın KISMEN KABULÜ ile; davacının 01/10/1985 tarihinde 2.7122.016937.1702 nolu iş yerinde 1 gün süre ile hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 18 yaşın doldurulduğu 18.07.1987 olarak tespitine, Davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum avukatı tarafından, davacının çalıştığını iddia ettiği işverenin de davaya dahil edilerek davada taraf olması gerektiği, en azından davada dinlenmesi gerektiği, mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapıldığı, kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediğinden, kurum aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiği belirtilerek, kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun dava şartlarını düzenleyen 114’üncü maddesi “(1) Dava şartları şunlardır:
a) Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması.
b) Yargı yolunun caiz olması.
(2) Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” hükmünü içerirken, aynı yasanın dava şartlarının incelenmesini düzenleyen 115’inci maddesi ise,
“Dava şartlarının incelenmesi
Madde 115- (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmünü içerir.
11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64"üncü maddesiyle de 30/1/1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7’nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “Madde 64- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalma kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında fer"î müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.”
Dava öncesi kuruma başvurusu bulunmayan davacı, 04.05.2015 tarihinde açtığı iş bu davayla, 15.06.1983 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespitini istemiştir.
Yukarıda belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/2. Fıkrasındaki düzenleme gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun"u dışındaki kanunlar ile de dava şartı düzenlenebileceği anlaşılmaktadır.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
HMK’nun 115/2. maddesindeki “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenleme gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise hâkim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usûlden reddedilmelidir.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ile 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine 3. fıkra olarak eklenen düzenleme gereği, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaatın olması ve Kurumca müracaata konu istemin zımnen ya da açıkça reddedilmesi gerektiği dava şartı olarak düzenlenmiş olup, eldeki davada, davacı tarafından 5521 sayılı Kanunun 7/3 maddesine uygun bir şekilde, davaya konu istem hakkında, dava tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat ve Kurum tarafından bu müracaata konu istemin reddine ilişkin bir işlem veya eylem bulunmadığı görülmekle, mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK"nun 115/2. maddesi uyarınca, 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ve 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen düzenleme doğrultusunda, davaya konu istem hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"na müracaat etmesi için davacıya kesin önel verilmeli, kurumca istemin kabul edilmesi halinde davalı kurumun yargılama giderinden sorumlu olmayacağı da gözetilerek yapılacak yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7 Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk derece Mahkemesine gönderilmesine, Başkan ... ve Üye ..."nın muhalefetine karşı, Üyeler ..., ... ve ...’ün oylarıyla ve oyçokluğuyla, 20.05.2019 gününde karar verildi
(M) (M)
KARŞI OY
10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 64. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7/3. maddesi ile "31/05/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz" hükmü getirilmiştir.
1479 sayılı Yasa kapsamında bağkur sigortalılığının tespiti istemli eldeki davanın, yasanın yürürlüğünden sonra açıldığında ve davacının Kuruma müracaatının bulunmadığında ihtilaf yoktur.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki uyuşmazlık, 10/09/2014 tarih ve 6552 sayılı Kanun"un 64. maddesi ile eklenen 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7/3. maddesi ile getirilen hükmün dava şartı olup olmadığı, akabinde sonradan tamamlanabilen dava şartlarından olup olmadığı noktasındadır.
5521 sayılı Kanuna yapılan değişiklik ile dava açmadan önce Kuruma müracaat zorunluluğu, iş yargısında uyuşmazlıkların azaltılması, sigortalı ile Kurum arasında uyuşmazlık çıkmadan dava açılmasının önlenmesidir. Getirilen düzenleme ile sigortalı önce Kuruma müracaat edecek, Kurum isteme olumsuz cevap verirse veya belli bir süre sessiz kalırsa öyle dava açılabilecektir. Bu düzenleme 2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 10. maddesine benzer bir düzenlemedir.
İş Mahkemeleri Kanunu"nun 7. maddesine getirilen düzenleme, önce Kuruma müracaat ile ihtilafın oluşması şartını aradığı için 6100 sayılı HMK’nun 114 ve 115 inci maddeleri uyarınca dava şartıdır. Dava şartları 114 üncü maddede sınırlı olarak sayılmıştır. Dava şartı mutlaka maddede sayılan nedenler olabilir. Bu nedenle maddede sayılan dava şartları çoğaltılamaz. Çoğunluk görüşünde somut olayın 114 üncü maddede sayılan hangi dava şartlarından olduğu hususu açıklığa kavuşturulmamıştır.
İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine getirilen düzenleme ile dava açılabilmesi için önce sigortalı ile Sosyal Güvenlik Kurumu arasında uyuşmazlık bulunması şartı aranmıştır. Bu uyuşmazlık ise Kurumun istemi reddetmesi veya reddetmiş sayılması ile oluşur. Bunun için de Kuruma müracaat zorunludur. Sigortalının henüz Kurumca reddedilmiş bir talebi yokken, Kurumun talebini reddetme ihtimaline binaen dava açılmasında hukuki yarar yoktur. Bu haliyle önce Kuruma müracaat zorunluluğu, HMK’nun m. 114/1-h bendinde düzenlenen ve dava şartı bulunan hukuki yarar bendine girmektedir. Mahkeme, dava tarihinde hukuki yararı yoksa, hukuki yarar için uyuşmazlık çıkmasını bekleyemez. Zira Kurum, sigortalının talebini kabul ederse hukuki yarar hiç oluşmayacak ve dava açılamayacaktır. Tıpkı, vadesi dolmamış bir senedin veya ifa zamanı gelmemiş bir borcun, borcun ödenmeyeceği ihtimaline binaen alacaklı tarafından önceden alacak davası açılması gibi. Bu örnekte de mahkeme, hukuki yarar oluşması için senedin vadesinin dolmasını veya borcun ifa zamanını bekleyemeyeceği gibi somut olayımızda da mahkeme, Kurumun ihtilaf çıkarmasını bekleyemez.
Somut olayımızda bulunan dava şartı, Kuruma başvuru ile 60 günün dolması değil, hukuki yarar yokluğudur. Çünkü henüz taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu dava şartı, mahkeme tarafından uyuşmazlığın oluşması için belli bir süre verilerek giderilemez. Yani, HMK’nun m. 115/2 de düzenlenen sonradan giderilebilecek dava şartlarından değildir. Kurum sigortalının talebini kabul ederse uyuşmazlık hiç oluşmamış olacaktır. Yoksa dava konusuz kalmış olmaz. Mahkemenin davayı reddetmeyip elinde bekletmesi, yasanın çıkış gerekçesine ve davaların azaltılması amacına uygun düşmez.
Henüz uyuşmazlık oluşmadığından dava şartı olan hukuki yarar yokluğu nedeniyle dava açılamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.