10. Hukuk Dairesi 2019/2794 E. , 2019/4512 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, davalılardan ...’na ait halk otobüsünde şoför olarak, 16.04.1997-16.08.2001, 28.02.2002-01.06.2003, 01.02.2007-31.07.2008 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep ettiği davada, davanın reddine; Davacının 16/04/1997 - 19/01/1998, 11/04/2000 - 30/04/2000 ve 06/09/2000 - 16/08/2001 tarihleri arasındaki tespit talebinin hak düşürücü süre yönünden, 28/02/2002 - 01/06/2003 ve 01/02/2007 - 31/07/2008 tarihleri arasındaki tespit talebinin kanıtlanamadığından reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesidir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
1-Somut olayın incelenmesinde, Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde, davacının 16/04/1997 – 19/01/1998 tarihleri arasındaki çalışmasının hak düşürücü süre yönünden verilen red kararı yerinde ise de, davacının hizmet döküm cetvelinde davalılardan ...unvanlı iş yerinde çalışmaya başladığı tarihinin 10.01.1998 olduğu dikkate alındığında, anılan kararda 16.04.1997-09.01.1998 tarih aralığı olarak belirtilmesi gereken dönemin, 16.04.1997-19.01.1998 olarak belirtilmesi suretiyle maddi hata yapılması isabetsiz olmuştur.
2-Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinde, İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 31.08.2010 tarihli cevabi yazısı ekinde; davacının çalıştığını iddia ettiği eski plakası ..., yeni plakası ... olan özel halk otobüsüne ilişkin işletme bünyesindeki kayıtların gönderildiği, 20.02.2003 günlü personel bildirim formunda, ... plakalı otobüsün şoförünün ... olduğu, 08.02.2008 günlü personel bildirim formunda ise, ... plakalı otobüsün şoförünün ... olduğu anlaşılmakla, davacının 28/02/2002 - 01/06/2003 ve 01/02/2007 - 31/07/2008 tarihleri arasındaki tespit talebi yönünden, anılan kayıtlar nazara alınmak suretiyle araştırma genişletilerek, toplanan kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 20.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.