4. Hukuk Dairesi 2015/3323 E. , 2016/2749 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar .... ve diğeri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 17/01/2014 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın husumet ve görevsilik nedenleriyle reddine dair verilen 17/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince;
a-Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davalılar ... ve... yönünden davanın husumet nedeniyle, davalı ... yönünden idari yargının görevli olması nedeniyle reddine karar verilmiş; karar davacılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacılar, davalılardan .. "den olan alacağını tahsil için başlattığı icra takibi sırasında borçlunun hissedar olduğu gayrimenkul üzerine haciz konulduğunu, gayrimenkul maliklerinin davalı .. ile taşınmazın üç parçaya ifraz edilip 62, 63 ve 64 nolu parsel olarak tapu sicil müdürlüğünce de taşınmazların maliklerin anlaşmaları uyarınca adlarına ifrazen tescil edildiğini, gayrimenkul üzerinde petrol istasyonu olmasına karşın davalı borçlu adına tescil edilen bölümün boş tarla vasfında olduğunu, dava dışı bankanın da aynı gayrimenkul üzerinde ipoteği bulunması nedeniyle yapılan satıştan kendisine bir para düşmediğini, gayrimenkulün ifraz edilmesi ve tapu sicil müdürlüğü görevlilerince üzerinde ipotek ve hacizler olan taşınmazın maliklerinin anlaşmaları uyarınca ayrı ayrı tescil edilmesi, icra ve iflas dairesi görevlilerinin de haciz konulan taşınmazın daha kıymetli olmasına rağmen satılan taşınmazın değerini düşük olarak göstererek işlem yapmış olmaları nedeniyle maddi zarara uğradığını bildirerek uğradığı zararın davalılardan tahsili isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın usul ve esas yönlerinden reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalılar ... ve .. karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı Belediye Başkanlığına karşı açılan davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacıların, davalı borçlu petrol şirketine ait olan 418 ada 56 parsel üzerine haciz koydurdukları, parselin davalı belediyenin ifraz kararı uyarınca 418 ada 62-63-64 nolu parsellere ayrıldığı, davacıların iddiasına göre 56 sayılı parsel üzerindeki petrol istasyonu borçluya ait olmasına karşın ifraz sonunda boş tarla vasfındaki 63 sayılı parselin borçlu adına tescil edildiği, icra dairesi görevlilerince de 63 sayılı parselin satışa çıkartıldığı, haciz konulan taşınmaza göre daha değersiz olan parselin satışından kendisine bir para kalmadığı böylelikle maddi zarara uğranıldığı iddia edilmektedir.
Davalı ... bir kamu tüzel kişisidir. Anılan tüzel kişiliğe bağlı olarak ve kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren .. organlarının eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın anılan davalıya yöneltilmesinin nedeni de davalı ... encümen kararı uyarınca aldığı ifraz kararına dayalı hizmet kusuruna ilişkindir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesi gereğince bu tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerekir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre idare mahkemelerinde dava açılması usulü özel olarak düzenlenmiştir. Mahkemece, bu yön gözetilerek davalı ... yönünden idari yargı yerinin görevli olduğu yönündeki belirleme ile birlikte adli yargıda 6100 sayılı ... hükümlerine göre açılmış bulunan davanın karar kesinleştiğinde idare mahkemesine gönderilmesine yönelik bir karar verilmemesi de isabetli olmuştur.
Davacılar, dava dilekçesinde ... de davalı göstermiş olup, bu davalı yönünden herhangi bir hüküm kurulmamış ise de davacının bu yöne ilişkin bir temyizi olmadığından anılan eksiklik bozma nedeni yapılmamıştır.
b-Davacıların, davalılar ... ve .. yönelik temyiz itirazlarına gelince; İcra İflas Kanunu 5. maddesinde “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” düzenlemesi, Türk Medeni Kanunu 1007. maddesinde “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.”, 1019. maddesinde ise “Tapu memuru, ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri onlara tebliğ etmekle yükümlüdür. İlgililerin bu işlemlere karşı itiraz süresi, kendilerine yapılan tebliğ tarihinden işlemeye başlar.” düzenlemeleri mevcuttur.
Şu durumda yukarıda anılan yasal düzenlemeler uyarınca davacının tapu sicil müdürlüğü çalışanları ve icra ve iflas dairesi çalışanlarının eylemleri ile zarar gördüğüne yönelik açtığı davada davalılar ... ile .. pasif husumet düşmekte olup Mahkemece bu davalılar yönünden işin esası incelenerek karar verilmesi yerine davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olması isabetli olmamış, kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/b) sayılı bentte gösterilen nedenlerle bozulmasına, davacıların öteki temyiz itirazlarının ilk bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.