1. Hukuk Dairesi 2015/16962 E. , 2018/13199 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı ...’in maliki olduğu 58 ve 75 parsel sayılı taşınmazlarını davalı oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiğini, ...’in taşınmazıları bacanağı olan dava dışı ...’a , ...’in de ...’in oğlu diğer davalı ...’ye kısa aralıklarla devrettiğini, işlemlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, taşınmazların davalı ..."in zilyetliğinde bulunduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescil istemiştir.
Davalılar, davalı ... tarafından taşınmazların karşılığı olarak mirasbırakana para ve müstakil ev verildiğini, daha sonra taşınmazların dava dışı ..."a borca teminat olarak verildiğini, borçlar ödenince taşınmazların tapusunun geri alındığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakan tarafından yapılan temlikin ve mirasbırakanın ölümünün üzerinden 30 yıl geçtikten sonra dava açılmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, mirasbırakan ..."in maliki olduğu 58 ve 75 parsel sayılı taşınmazları 12.05.1980 tarihinde davalı oğlu ..."e satış suretiyle temlik ettiği, taşınmazların 22.03.2001 tarihinde ... tarafından dava dışı ..."a, ... tarafından da 26.02.2004 tarihinde davalı ..."in oğlu diğer davalı ..."ye satış suretiyle devredildiği, 1919 doğumlu mirasbırakanın 17.05.1984 tarihinde öldüğü geriye mirasçıları olarak davacı kızı Gülçün, davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."nın kaldığı, eldeki davanın 17.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Ne var ki, yukarıda belirtilen l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar hak düşürücü ve zamanaşımı süresine tabi olmamasına karşın mahkemece, temlik tarihi ile mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren uzun süre geçtikten sonra dava açılmasının 4721 sayılı TMK."nın 2. maddesinde düzenlenen objektif iyiniyet ilkesi ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delillerinin toplanması, açıklanan ilkeler uyarınca araştırma yapılması, murisin iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 04.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.