Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2018/823
Karar No: 2019/984
Karar Tarihi: 01.10.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/823 Esas 2019/984 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2018/823 E.  ,  2019/984 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız el koymadan kaynaklanan tazminat ve bakiye kısmın tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 10.12.2015 tarihli ve 2015/214 E., 2015/841 K. sayılı karar, taraf vekillerince temyiz edilmekle Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 31.03.2016 tarihli ve 2016/2668 E., 2016/5464 K. sayılı kararı ile;
    “...Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de gereği yerine getirilmemiştir.
    Şöyle ki;
    Yargıtay"ın bozma kararlarına karşı direnme hakkı yasalarımıza göre mahkemeye verilmiş olup, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra bozma gereklerinin yerine getirilmesi ve bilirkişi kurullarının da bozma ilamında yazılı hususları karşılayacak raporlar düzenlemesi zorunludur. Bu bağlamda hakim, uyduğu bozma ilamının gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek ve kendisinin uyduğu hususlara aykırı değerlendirme yapılması halinde bilirkişi kurullarından bozma esaslarına uygun rapor düzenlemelerini istemekle görevlidir.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, Dairemizin 20.05.2013 gün ve 2013/3958 Esas-2013/8695 Karar sayılı ilamıyla, önceki bozma ilamına uyan mahkemenin bozma gereklerini yerine getirmediğinden bahsedilerek arsa niteliğinde olduğu kabul edilen dava konusu taşınmazın bedelinin tespiti sırasında, kamulaştırmasız el koyma davalarında da uygulanan Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirleyen 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, mahkemece tarafların vereceği ya da re"sen getirtilecek uygun emsallerin 11. maddenin (d) bendinde öngörülen vergiye esas olmak üzere ilgili belediyelerce bulundukları cadde veya sokak için değerlendirme tarihindeki asgari m² değerleri getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme, emsal taşınmazların ise değerlendirmeye esas alınan satış tarihleri itibarıyla imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadıkları da belediye imar ve tapu müdürlüklerinden araştırılıp bu emsallere göre ve ayrıntılı olarak karşılaştırma yapan rapora göre hesaplanması zorunlu olduğu belirtildikten sonra bu yönteme uyulmadan hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle tekrar bozulduğu anlaşılmaktadır.
    Bozma ilamına uyan mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de mahkemenin hükme esas aldığı raporun Dairemizin bozma ilamına uygun olmadığı görülmüştür.
    Buna göre; taraf vekillerinin temyizi doğrultusunda verilen Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22.05.2012 gün ve 2012/4613 Esas-10475 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin temyizi doğrultusunda verilen Dairemizin 20.05.2013 gün ve 2013/3958 Esas-2013/8695 Karar sayılı bozma ilamlarına uyma kararı veren mahkemece dava konusu taşınmazın bedelinin bozma ilamları doğrultusunda tespit edilmesi gerekirken Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin bozma ilamı yanlış değerlendirilmek suretiyle somut emsal olarak alınan 4334 parsel sayılı taşınmazın, Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 Esas sayılı kamulaştırmasız el koyma nedenine dayalı tazminat davasına ilişkin dosyasında belirlenen m² değerini dava tarihine endekslenmek suretiyle dava konusu taşınmaza değer biçen ek bilirkişi raporunun bozma ilamına uygunluğu denetlenmeden esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Asıl dava; kamulaştırmasız el konulan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil; birleşen dava; bakiye kısmın tahsili istemine ilişkindir.
    Asıl ve birleşen dosya davacıları vekili asıl davada; müvekkillerinin 8258 parsel sayılı taşınmazda hisseli malik olduklarını, taşınmazın 2. derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildiğini ve taşınmaza kesin inşaat yasağı getirildiğini, davalı tarafın taşınmazın etrafını çit ile çevirerek ve bölgede kazılara başlayarak taşınmaza fiilen el koyduğunu, maliklerin 21 yıldır mülkiyet haklarını kullanamadıklarını, davalının kamulaştırma işlemini de gerçekleştirmeyerek hukuka aykırı davrandığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL tazminat ile 1.000,00TL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11.04.2011 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini arttırmıştır.
    Asıl ve birleşen dosya davacıları vekili birleşen davada; taşınmazın toplam değerinden bakiye kalan miktarın tahsilini talep etmiştir.
    Asıl ve birleşen dosya davalısı ... vekili asıl davada; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, ayrıca dava konusu taşınmazın Kazdağı Milli Parkı sınırları içerisinde kaldığını ve bu alanların sorumluluğunun Çevre ve Orman Bakanlığı uhdesinde bulunduğunu, bu nedenle takasın yapılmadığını, kültür ve tabiat varlıkları ile koruma alanlarının ... tarafından gerçekleştirilecek programa göre kamulaştırılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Asıl ve birleşen dosya davalısı ... vekili birleşen davada; Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasının eldeki dosya için kesin delil kabul edilmesinin mümkün olmadığını, dosya kesinleşmeden ek davada karar verilemeyeceğini ve yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre kamulaştırma bedelinin doğrudan emsal kabul edilemeyeceğini, ek davanın ayrı bir dava niteliğinde bulunduğunu, ayrıca tazminat miktarının fahiş olduğunu, 8258 parsel sayılı taşınmazın 2. derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde kaldığını ve zeytinlik olarak kullanıldığını, kazı çalışmasının yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
    Yerel Mahkemece 17.05.2011 tarihli ilk kararda; dava konusu taşınmazın 1. ve 2. derece Arkeolojik Sit Alanı ve Kültür Eseri olduğunun anlaşıldığı, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’nden gelen yazıda taşınmazın Antandros Antik Kentinin koruma amaçlı imar planı içerisinde kalan bölümünde 2. Derece Sit Alanında yer aldığının, Altınoluk Belediye Başkanlığı’ndan gelen yazıda ise taşınmazın imar parseli olup sit alanı içerisinde kalması nedeniyle yapılaşma izni bulunmayan yerlerden olduğunun bildirildiği, konuya ilişkin olarak aldırılan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın tel örgü ile çevrildiğinin, toprağın sürülmesinin ve ağaçlandırılmasının mümkün olmadığının, taşınmaz üzerinde yapılaşma yasağı olup çevresindeki parsellerde yapılaşmanın tamamlandığının, parsel içerisinde herhangi bir kazının olmadığının, üzerinde çeşitli yaşlarda zeytin ağaçları olduğunun ifade edildiği, yine daha önce aynı mahkemede açılan 2006/424 E. sayılı dosyada 2. Derece Arkeolojik Sit Alanı içerisinde kalan taşınmaz için kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat ile tapu kaydının iptali ve tescil isteminde bulunulduğu, yapılan yargılama neticesinde verilen kabul kararının ise Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dosya kapsamından dava konusu taşınmazın bir kısmının davacılara ait olmasına karşın sit alanı ve kültür eseri niteliğinde bulunması nedeniyle üzerinde yapılaşma yapılamadığı, taşınmaz üzerinde yer alan zeytin ağaçlarının bakımının dahi gerçekleştirilemediği ve taşınmazın çevresinin maliklerin istek ve iradesi dışında telle çevrilerek kullanıma sınırlama getirildiği, taşınmazın 1989 yılında sit alanı olarak ilan edildiği, ancak o tarihten itibaren kamulaştırma işlemi yapılmadığı, yine davacıların takas teklifinin taşınmazın aynı zamanda milli park sınırları içinde kalması nedeniyle işleme konulmadığı, bu durumda davacıların bir kusurunun bulunmadığı; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve uluslararası sözleşmeler ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda talep değerlendirildiğinde, sit alanı ilan edildikten sonra 21 yıl geçmesine rağmen hâlen taşınmazın kamulaştırması yapılmamışsa bu işlemin davalının program ve insafına bırakılmasını hukukun korumayacağı, taşınmazın, kültür ve tabiat varlığı olup korunması gereken milli bir değer niteliğinde bulunduğu, koruma işleminin davacıların mülkiyet hakkını kısıtladığı, bu itibarla hem davacıların mülkiyet hakkının korunması hem de arkeolojik sit alanı içerisinde kalan kültür ve tabiat varlığı niteliğindeki taşınmaz ile içindeki değerlerin muhafazası açısından çevresine tel çekilmek suretiyle el konulan taşınmaz için kamulaştırmasız el koyma talebi yönünden davanın kabulüne, ecrimisil talebi yönünden ise takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Özel Dairece (5. HD) 22.05.2012 tarihli ilk bozma kararında; “…Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem olarak doğrudur. Ancak;
    1-Dava konusu parselin bitişiğinde ve aynı amaçla el atılan taşınmazlara ilişkin açılan ve Dairemize intikal eden Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/25-454 sayılı dava dosyasında, taşınmazların metrekaresine 19.07.2006 değerlendirme tarihi itibariyle 250,00 ila 400,00-TL değerler biçilmiştir. Bu tarihten dört yıl sonra dahi dava konusu taşınmaza daha az değer belirleyen bilirkişi kurulundan bitişiğindeki parseller için tespit edilen ve güçlü delil niteliğinde olan m2 değerinden ayrılma nedenleri konusunda ek rapor alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
    2-Değerlendirme tarihi itibariyle düzenleme ortaklık payı oranı % 40 olup tespit edilen m2 birim bedelinden bu oranda indirim yapılması gerekirken, gerekçesi açıklanmadan %35 oranında indirim yapılması,
    3-Taşınmaz üzerindeki zeytin ağaçlarına yaş, cins ve verim durumlarına göre maktu değerlerine ilişkin resmi veriler getirtilerek, bilirkişi kurulu raporunun denetlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece bozma kararına uyularak verilen 25.12.2012 tarihli ikinci kararda; bilirkişi kurulundan ek rapor alındığı ve taşınmazın bedelinin tespit edildiği; her ne kadar bilirkişi raporunda parsel içerisinde bulunan zeytin ağaçlarının dava tarihi itibariyle değeri 242.517,60TL olarak belirlenmiş ise de, Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden gelen müzekkere cevabında bölgedeki ağaç bedelinin dava tarihi itibariyle ortalama 600TL olduğu bildirildiğinden bu hususta ek rapor alınmasına gerek bulunmadığı ve hesaplamanın mahkemece resen yapıldığı; davacı vekilinin duruşmada bozma kararından önce ıslah dilekçesi verdiklerini, sonrasında da sehven yeniden ıslah talebinde bulunduklarını, ancak dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla daha önceki ıslah talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru olacağını beyan ettiği; yapılan yargılama sırasında Özel Daire bozma kararı doğrultusunda ilgili verilerin istenildiği, devamla da ek rapor alındığı ve tüm bu açıklamalar ile dosyada yapılan değerlendirme sonucu dava konusu taşınmazın sit alanı ve kültür eseri olması nedeniyle üzerinde yapılaşma yapılamadığı ve taşınmaza el koyma durumunun söz konusu olduğu belirtilerek kamulaştırmasız el koyma talebi yönünden davanın kabulüne, ecrimisil talebi yönünden ise takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Hükmün davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece (18. HD) 20.05.2013 tarihli ikinci bozma kararında; “…Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmişse de, gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
    Şöyle ki;
    1-Dava konusu taşınmaz arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanununun kıymet takdir esaslarını belirleyen 11. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca, mahkemece tarafların vereceği ya da re"sen getirtilecek uygun emsallerin 11. maddenin (d) bendinde öngörülen vergiye esas olmak üzere ilgili belediyelerce bulundukları cadde veya sokak için değerlendirme tarihindeki asgari m² değerleri getirtilip, dava konusu taşınmazın değerlendirme, emsal taşınmazların ise değerlendirmeye esas alınan satış tarihleri itibarıyla imar düzenlemesi sonucu meydana gelen imar parselleri olup olmadıkları da belediye imar ve tapu müdürlüklerinden araştırılıp bu emsallere göre ve ayrıntılı olarak karşılaştırma yapan rapora göre hesaplanması zorunludur.
    Bu yönteme uyulmadan, ana raporda somut emsal olarak alınan 4334 parsel sayılı taşınmazın, Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 Esas sayılı kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasına ilişkin dosyasında belirlenen m² değerini dava tarihine endekslenmek suretiyle bedel belirleyen ek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle bedel tespiti,
    2-Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan 40-45 yaşlarında, Ayvalık yağlık çeşidi zeytin ağaçlarının yaşı ve cinsine göre rayiç değerlerinin gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilerek raporun denetlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
    3-Dava konusu taşınmazın bedeline hükmedilen davacıların paylarının Hazine yerine infazda tereddüt yaratacak şekilde Hazine (...) yazılarak tescile karar verilmesi,
    Doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece Özel Dairenin bozma kararına uyulmuş ve yapılan yargılama neticesinde 15.04.2014 tarihli üçüncü kararda; davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın dava konusu taşınmazın genel ve düzenleyici bir işlem olarak Arkeolojik Sit Alanı kapsamında belirlenmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği belirtilerek, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece (18. HD) 23.10.2014 tarihli üçüncü bozma kararında; “…Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
    Şöyle ki;
    1-Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile özellikle keşif tutanağındaki mahkeme gözleminde dava konusu taşınmazın yol tarafındaki kısmına tel örgü çekildiğinin belirtilmesi karşısında tel örgü çekmek eylemi ile dava konusu taşınmaza müdahalede bulunulmuş olup fiili el atma olgusu gerçekleşmiştir.
    Bu itibarla 20.05.2013 tarih ve 2013/3958 E.-8695 K. sayılı önceki bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle dava konusu taşınmaza fiili el atma olmadığından bahisle yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi,
    2-Davalı idarenin harçtan muaf olduğu düşünülmeden aleyhinde karar ve ilam harcına hükmedilmesi,
    Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkemece bozma kararına uyularak verilen 10.12.2015 tarihli dördüncü kararda; taşınmazın sit alanı ve kültür eseri olması nedeniyle taşınmaz üzerinde yapılaşma işleminin gerçekleştirilemediği, dolayısıyla taşınmazda el koyma fiilinin bulunduğu, birleşen dosyanın da ek dava niteliğinde olduğu; davalı Bakanlık vekilince 27.05.2015 tarihli beyan dilekçesi ile 11.04.2011 tarihli ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması talep edilmediğinden davacının ıslah talebindeki miktar ile bağlı olduğu beyan edilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinin 3. fıkrası uyarınca talep konusunun geri kalan kısmından açıkça feragat edilmediği, bu nedenle davalı Bakanlık vekilinin bu savunmasına itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi amacıyla ek rapor alındığı, söz konusu bilirkişi kurulu raporunun ayrıntılı ve denetime açık, bilimsel verilere uygun olduğu, kriterlere uyduğu, bu yönüyle hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, her ne kadar davacı vekili tarafından benzer mahiyetteki Edremit 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/146 E. sayılı dosyasının sonucunun beklenilmesi talep edilmiş ise de, bu dosyanın Yargıtay 18. Hukuk Dairesince ek bilirkişi raporunun bozma kararına uygunluğu denetlenmeden hükme esas alınması nedeniyle bozulduğu, bu nedenle eldeki dosyanın esasına bir katkı sağlamayacağı anlaşılmakla bekletici mesele yapılmasına gerek görülmediği gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; önceki bozma kararlarında bahsi geçen tüm belgelerin dosyaya eklendiği ve eksikliklerin ek rapor ile giderildiği, 25.06.2015 havale tarihli ek raporda dava konusu taşınmazın imar parseli olup olmadığı ile etrafında yer alan taşınmazların imar durumlarının irdelendiği, vergiye esas m2 değerlerine ilişkin bilgilerin celp edildiği ve tablo oluşturulduğu, emsal olarak alınan 4334 parsel sayılı taşınmazın hangi nedenlerle emsal alındığının detaylı olarak açıklandığı, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapordaki m2 değerinin 4334 sayılı taşınmazın Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/424 E. sayılı dosyasında belirlenen m2 değerinin dava tarihine endekslenmesi suretiyle hesaplanmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla bozma kararında belirtilen bu değerlendirmenin yerinde bulunmadığı; ayrıca bozma kararında ek raporun hangi yönlerden eksik olduğu somut olarak gösterilmemekle birlikte önceki bozma kararlarında belirtilen genel ve soyut ifadelerin tekrarlandığı, bozma kararında, ek raporun eksik kısımları ayrıntılı olarak gösterilerek bir değerlendirme yapılması durumunda mahkemece eksikliklerin giderilmesinin mümkün olacağı, aksi durumda alınacak yeni ek raporun mevcut bilirkişi ek raporundan farklı bir değerlendirme yapamayacağı, bozma kararında gösterilen hususların bilirkişi heyetince değerlendirildiği ve ek raporun buna göre düzenlendiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Özel Daire bozma kararlarına uyan yerel mahkemenin bozma gereklerini yerine getirip getirmediği ve bu kapsamda hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunun bozma kararlarında yazılan hususları karşılayıp karşılamadığı, burada varılacak sonuca göre arsa niteliğindeki taşınmazın değerinin belirlenmesi amacıyla yeniden ek bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
    I- Asıl ve birleşen davanın esası yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
    16.5.1956 tarihli ve 1/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, usulü dairesinde verilmiş bir kamulaştırma kararı olmadan ve bedeli ödenmeden taşınmazına el konulan kimse, ilgili kamu tüzel kişisi aleyhine el atmanın önlenmesi davası açabileceği gibi, değer karşılığının verilmesini de isteyebilir.
    Kamulaştırmasız el koyma nedeniyle ister el atmanın önlenmesi davası isterse yer bedeli veya tazminat ya da ecrimisil davası açılmış olsun, davacının iddiasının araştırılması bilirkişi incelemesine bağlıdır (Arcak, A. / Doğrusöz, E.: Kamulaştırmasız Elkoyma, Ankara 1992, s. 55).
    Bu noktada, bilirkişilerin taşınmazın değerinin tespitine ilişkin değer biçme esaslarını düzenleyen herhangi bir yasal düzenleme mevcut değildir.
    Ancak, öteden beri Yargıtay İçtihatlarında kamulaştırma hukukunda olduğu gibi, kamulaştırmasız el atma davalarına da kamulaştırma davalarındaki değer biçme esasları uygulanır. Bu kriterlere de, Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesinde yer verilmiştir.
    Kamulaştırma bedelinin tespiti esaslarını düzenleyen 4650 sayılı Kanun ile değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesinde; taşınmazın cins ve nevinin, yüzölçümünün, kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsurların, her unsurun ayrı ayrı değerinin, kamulaştırma tarihindeki resmî makamlarca yapılmış kıymet takdirlerinin ve özellikle yapılarda resmî birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarının ve yıpranma payının, ayrıca bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin esas alınarak bedel takdiri gerektiği öngörülmüştür. Söz konusu 11. maddede, kamulaştırılan taşınmazın bedeli belirlenirken taşınmazın değerini etkileyen tüm unsurların dikkate alınması ilkesi getirilmiştir.
    Kanunun lafzı ve ruhu göz önüne alındığında; ana ilke taşınmazın ve üzerinde bulunan muhdesatın gerçek değerinin tespit edilmesidir.
    16.5.1956 tarihli ve 1956/1 E., 1956/6 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre taşınmazına el konulan kimse mülkiyet hakkının kamu tüzel kişiliğine devrine razı olarak, taşınmaz malın bedelini dava ettiği takdirde ödenecek bedel, taşınmazın el koyma tarihindeki özelliklerine göre, dava tarihindeki değeri olacaktır. Dolayısıyla kamulaştırmasız el koyma nedeniyle tazminat davalarında da amaç taşınmazın gerçek değerinin tespiti olup, kamulaştırma ile denklik sağlanabilmesi için Kamulaştırma Kanunu’nun değer tespitine ilişkin hükümleri kısmen uygulanmaktadır.
    Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Edremit 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2017/409 E., 2018/44 K. sayılı dosyasında dava konusu olan 3587 parsel sayılı taşınmazın eldeki davaya konu dava konusu taşınmaza komşu parsel olduğu, her iki dosyada da emsal olarak Yargıtay denetiminden geçen 4334 parsel sayılı taşınmazın emsal olarak seçildiği ve taşınmazların aynı özellikleri taşıdığı, komşu 3587 parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak verilen yerel mahkeme direnme kararının Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onandığı ve bu dosya bakımından güçlü delil oluşturduğunun anlaşılmış olmasına, taşınmazın dava tarihindeki değerinin biçilmesinde ve alınan rapor uyarınca bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre direnme kararı yerindedir.
    II- Birleşen dosyada vekalet ücreti yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
    Davalı ... vekilinin birleşen dosyada vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    S O N U Ç: 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

    2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin birleşen dosyada vekâlet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 5. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 01.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi