9. Hukuk Dairesi 2017/68 E. , 2017/958 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, ücret, bakiye süre ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının Tema Vakfı"nda 03/07/2008 tarihinden itibaren beri ... Projesi Yerel Ormancılık Sorumlusu olarak çalıştığını, 05/11/2009 tarihli iş sözleşmesinin feshi bildirimi ile davalı tarafından iş aktinin haksız feshedildiğini, davacının işe iadesinin veya uğradığı zararın tazmininin gerektiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret ve bakiye süre ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının görev aldığı Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Doğa Koruma Projesi"nin, 4 yıl süreli ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından kabul edilmiş bir proje olduğunu, Avrupa Komisyonu finansörlüğünde yürütüldüğünü, davacının görevi ile ilgili yaptığı kusurlardan dolayı iş aktinin feshedildiğini, haklarının ödendiğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacı vekilinin 21/02/2010 tarihli dilekçesinde davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle zarara uğradığını belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ve ücret alacağı isteminde bulunduğu, davacı vekilinin davacı tarafın işe iade talebinin 4857 sayılı kanunun 20/3 ve 18. maddeleri gereğince seri yargılama usulüne tabi olduğu, dava ve cevap dilekçesinde belirtilen diğer taleplerinin ise 5521 sayılı kanunun 7. maddesi gereğince sözlü yargılama usulüne tabi olduğu anlaşıldığından işe iade davası yönünden dava dosyasının HUMK 43 ve devamı maddeleri gereğince tefrikine karar verildiği, Mahkeme"nin 2011/58-54 Esas -Karar sayılı kararıyla davacı tarafın işe iade talebinin reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 30/06/2011 tarihinde kesinleştiği, 4857 sayılı İş Kanunu"nda belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin taraflarca haklı bir neden bulunmadan feshedildiği takdirde ihbar tazminatının söz konusu olabileceğinin düzenlendiği, yine kıdem tazminatı için hizmet sözleşmesinin iş kanununa tabi olması ve hizmet akdinin işverence haklı nedenle fesih dışında bir sebeple feshedilmiş olması gerektiğinin hüküm altına alındığı, Mahkeme tarafından dosyasının 08/09/2011 gün ve 2009/270 esas 2011/119 karar sayılı kararı ile karara bağlandığı, davacı vekilince 11/10/2011 tarihinde temyiz edildiği, dosya ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2012/415 esas 2014/5165 karar sayılı ilamı ile bozularak Mahkeme"ye iade edilmiş olmakla 2015/120 esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunduğu, 21/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ;İş sözleşmesinin haklı yere geshedildiği kabul edilecek olması halinde davacının BAKIYE SÜRE ÜCRETINI talep edemeyeceği ; iş sözleşmesinin haksız feshedildiğinin kabulünde ise 18790,59 TL. nin kendisine verilmesine yönelik raporunu ibraz ettiği, tüm dosya kapsamı toplanan deliller beyan ve talep dilekçeleri gelen evraklar tanık beyanları ,bilirkişi raporları ve Yargıtay ilamı dikkate alınarak davacının davasının kısmen kabul ve kısmen red oranında hüküm kurulduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, bakiye süre ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Yargılama harçlarının yargılama gideri içine katılarak oranlanması hatalı ise de, bu hata davacı temyizi olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
2- Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta Mahkemece aynen “ Mahkememiz dosyası 08/09/2011 gün ve 2009/270 esas 2011/119 karar sayılı kararı ile karara bağlanmış davacı vekilince 11/10/2011 tarihinde temyiz edilmiş olmakla dosya ilgili Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2012/415 esas 2014/5165 karar sayılı ilamı ile bozularak Mahkemememize iade edilmiş olmakla 2015/120 esasına kaydı yapılarak yargılamaya devam olunmuştur.
21/01/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ;İş sözleşmesinin haklı yere feshedildiği kabul edilecek olması halinde davacının BAKIYE SÜRE ÜCRETINI talep edemeyeceği ; İş sözleşmesinin haksız feshedildiğinin kabulünde ise 18790,59 TL nin kendisine verilmesine yönelik raporunu ibraz ettiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı toplanan deliller beyan ve talep dilekçeleri gelen evraklar tanık beyanları ,bilirkişi raporları ve yargıtay ilamı dikkkate alınarak davacının davasının kısmen kabul ve kısmen red oranında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçe oluşturulmuştur.
Mahkemenin gerekçesi Anayasa" nın ve HMK. nun amaçladığı anlamda gerekçe değildir. Gerekçesiz karar yazılması, adil yargılanma hakkının ihlali olup, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
3- Diğer bir usulü hata da;
Bozmadan sonra ıslah yapılıp, yapılamayacağı hususunda Yargıtay Hukuk Daireleri arasındaki içtihat uyuşmazlığının giderilmesi amacı ile içtihatların birleştirilmesi gündeme gelmiş, konu Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunda değerlendirilmiş ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına” karar verilmiştir.
Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi “İçtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı“ hükmünü içermektedir.
Yargıtay Kanunu" nun 45/5. maddesi karşısında Dairemizce “ Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu" nun bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararına uygun karar verilmesi gerekmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece Dairemizin 2012/415 Esas sayılı bozma ilamından sonra yapılan ıslaha değer verilerek karar verilmesi HMK.nun 177/1. maddesinin “Islah tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir” hükmü ile “Her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine gerek olmadığına ilişkin 06.05.2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı YİBK” karşısında isabetsizdir.
4-Davanın kısmen kabul kısmen reddedilmesine rağmen davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalıdır.
5-Karar ilam harcı Devletin alacağı olup, Mahkemece re" sen hüküm altına alınmalıdır. Buna göre Mahkemece kabul edilen miktar üzerinden karar ilam harcına hükmedilmemesi hatalıdır.
6-Dava tarihinin 14/12/2009 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında 06/04/2015 yazılması hatalıdır.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26/01/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.