14. Hukuk Dairesi 2018/859 E. , 2018/4722 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 30.04.2013 gününde verilen dilekçe ile ... iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; tazminat davasının kabulüne dair verilen 19.10.2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacının davalıya ait 1161 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 1970"li yıllarda iyi niyetli olarak yapı inşa ettiğini ve dava tarihine kadar kullandığını, yapıların değeri yaklaşık 200.000 TL olup, arsadan çok değerli olduğunu belirterek, uygun görülecek muhik tazminat karşılığında taşınmazın ... kaydının iptali ile davacı adına tesciline, olmadığı takdirde davalıdan tazminat tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacının hiçbir haklı neden belirtmeden davalının taşınmazına ev, ahır ve kiler yaptığını, söz konusu yapıların toprak yapılar olup değerinin çok düşük olduğunu, davacının iyi niyetli olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 10.02.2015 tarihinde davacının iyi niyetli olmadığından bahisle ... iptali ve tescil davasının reddine, tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile davacıya malzeme ve ağaç bedeli olarak belirlenen 20.000 TL tazminat ödenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce "... Davacının iyi niyetli olduğu kanıtlanamadığından ... iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı; ancak, asgari levazım bedeli belirlenerek davacıya ödenmesi gerekir." gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, tazminat davasının kabulüne, 48.636,06 TL levazım bedelinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TMK"nın 724. maddesi gereğince temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı HMK"nın 297. maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bu biçim yargıda açıklık ve netlik presibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir.
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür ve hüküm bir bütündür. Mahkemece önceki karar da ... iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı Dairemizin bozma kararında belirtilmişse de, bu yönden de hüküm tekrarı ile yeniden bir hüküm kurulması gerekir. Değinilen bu yönler gözardı edilerek, ... iptali ve tescil davasının reddine ilişkin hüküm bölümü kesinleştirilmek suretiyle davadaki bu istek konusunda hiçbir hüküm kurulmadan sadece tazminat istemi ile ilgili karar verilmesi HMK"nın 297. maddesine aykırı görülmüş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.