16. Hukuk Dairesi 2016/14228 E. , 2019/8950 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... Köyü çalışma alanında bulunan 221 ada 1 parsel sayılı 21.761,01 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümü hakkında, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, tapu iptali ve adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 221 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 24.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda ve ekli krokide 221/1-A harfi ile gösterilen kırmızıya boyalı 15.454,57 metrekarelik kısmının davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile aynı ada son parsel numarası verilerek davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre dava konusu taşınmazın güney ve batı sınırında yer alan Gelevera Deresi"nin 1965 yılından bu yana aynı yatakta aktığı, dava konusu taşınmazın evveliyatında davacının dedesi Cafer Usta"nın kullanımında iken sağlığında davacının babası Abdullah Usta"ya, onun da oğlu olan davacı ..."ya verdiği, 664 parsel sayılı taşınmazın evvelce yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacının murisi adına tespit gördüğü ve şahıslar arasında görülen dava sonucu hükmen kesinleştiği, bu hali ile dava konusu taşınmazın Hazine ile bir alakasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli bulunmamaktadır.
Dava konusu taşınmazın kuzey bitişiğinde yer alan 664 parsel sayılı taşınmaz 1987 yılında yapılan kadastro sırasında davacının babası Abdullah Usta adına tespit edilmiş, şahıslar arasında görülen dava sonucu 05.03.1997 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş ve 2008 yılında kayden satış işlemi ile davacıya intikal etmiştir. Dosya içerisinde yer alan krokiler incelendiğinde, her ne kadar 664 parsel sayılı taşınmazın güney sınırı... Deresi’ne dayanmakta ise de şeklen dava konusu 221 ada 1 parsel sayılı taşınmazı kapsamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, derenin sonradan yatak değiştirip değiştirmediğinin uzman bilirkişilerce değerlendirilmesi gerekirken, mahkemece yerel bilirkişilerin 1965’ten sonra derenin aynı yatakta aktığı şeklindeki beyanlarına itibar edilmiş, dava konusu taşınmazın dere etkisinde kalıp kalmadığı hususunda jeoloji mühendisi bilirkişiden rapor alınmamış, taşınmazın evveliyatı, kullanım süresi ile niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu göz önünde bulundurulmadan soyut nitelikteki yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına dayanılarak karar verilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazın tespit tarihi olan 2009 yılından 15-20-25 yıl öncesine ait farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarından en az üç adedi Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde 3 ziraat mühendisi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ile jeoloji mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti eşliğinde yeniden keşif yapılmalı, bu keşifte jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının ve güneyde yer alan derenin yatak değiştirip değiştirmediğinin belirlenmesine çalışılmalı; tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli; taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı; ziraatçi bilirkişi kurulundan, taşınmazın zirai faaliyete konu olup olmadığı, zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı hususlarında bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı rapor istenmeli, jeoloji mühendisi bilirkişiden, dava konusu taşınmazın dere etkisinde kalıp kalmadığını, derenin yatak değiştirip değiştirmediğini açıklayan rapor alınmalı, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.